TYT Sosyal Bilgiler Deneme Sınavı Çözümlü Online – 4
TYT Sosyal Bilgisi Deneme - 4
Tebrikler - TYT Sosyal Bilgisi Deneme - 4 adli sinavini tamamladin.
Karnen asagidaki gibi:
- Soru sayisi: %%TOTAL%%
- Yanlis sayisi: %%WRONG_ANSWERS%%
- Dogru sayisi: %%SCORE%%
- Dogru yüzdesi : %%PERCENTAGE%%
- Yukaridaki istatistiklerinden yola çikarak seninle ilgili düsüncem su: %%RATING%%
Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1 |
1. Tunç Devrinde Anadolu'da Tarih Çağlarına geçilmiştir. Anadolu'da bugüne kadar bulunmuş en eski yazılı belgelere Kayseri yakınlarındaki Kültepe'de yapılan kazılarda ulaşılmıştır. Burada Asurluların Karum adını verdikleri pazar yeri bulunmuş, Asurlu tüccarların ticari yazışmalarını gösteren binlerce kil tablete rastlanmıştır. Buna göre, Anadolu için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Önemli bir ticari merkez olduğu | |
Değişik toplumlarla kültürel ve ekonomik ilişkilerin yaşandığı | |
Anadolu medeniyetinin özgün olarak geliştiği | |
Yazının ticari faaliyetler sonunda Anadolu'da yayıldığı | |
Anadolu ve Mezopotamya'da birbirlerinin gereksinimlerini karşılayan üretimler yapıldığı |
1 numaralı soru için açıklama
Bir medeniyetin özgün olarak gelişmesi için istilalara kapalı, göçlerin yapılmadığı ve ekonomik etkinlik amaçlı tüccarların uğramadığı yer olmalıdır. Anadolu, coğrafi konumu, göç yolları üzerinde olması ve istilalara açık olması yönüyle özgün medeniyet gelişimine uygun değildir. Cevap C
Soru 2 |
Yalnız I | |
Yalnız III | |
I ve II | |
II ve III | |
I, II ve III |
2 numaralı soru için açıklama
Eski Yunan medeniyetinde tanrılar insan şeklinde ve ölümsüz olarak düşünülmüştür. Bu nedenle öldükten sonraki hayata inanmamışlardır. Dini törenlerde ve bayramlarda tanrılar adına ilahiler okunur ve müzik eşliğinde danslar edilirdi. İlk olimpiyat oyunları İÖ 776 yılında düzenlenmiştir. Yunanca konuşan özgür genç ve erkek sporcular katılırdı. Şehir devletleri halinde yaşayan (Atina, İsparta, Korint, Larissa ve Megara gibi) Yunanlılarda siyasi birlik yoktu. Olimpiyat oyunlarıyla kültürel birlik sağlanmaya çalışılarak bu eksiklik giderilmiştir. Cevap D
Soru 3 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve II | |
I ve III |
3 numaralı soru için açıklama
Türk dilinin ve tarihinin en eski yazılı örnekleri Kök Türk alfabesi ile yazılmış olan Orhun yazıtlarıdır. Bu yazıtlarda Kök Türk Devleti'nin kuruluşu, elli yıllık tutsaklık dönemi Çinlilerin Kök Türkleri yıkmak için yaptıkları planlar ve Bilge Kağan'ın devleti yeniden toparlaması anlatılmaktadır. Devlet adamlarının halkına karşı sorumluluklarının anlatılması ve Kağan'ın halkına hesap vermesi sosyal devlet anlayışı ile ilgilidir.Çinlilerin Türk devletini yıkma planları ve tedbirler ise siyasi ve bağımsızlığa yöneliktir. Cevap A
Soru 4 |
Yalnız l | |
Yalnız II | |
I ve II | |
I ve III | |
II ve III |
4 numaralı soru için açıklama
Arapça'yı devletin resmi dili yaparak, Arapça'nın yaygınlaşması, gelişmesi ve ülkede dil ve yazı birlikteliğinin sağlanmasını amaçlamıştır. Cevap B
Soru 5 |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI |
5 numaralı soru için açıklama
Türkler 751 yılından itibaren kitleler halinde Müslüman olmuşlardır. Büyük Selçuklular ve Gazneliler döneminde ise İslamiyetin korunması ve yayılmasını üstlenmişlerdir.Özellikle Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey'in ve Alp Arslan'ın Şii Büveyhilere ve Bizans'a karşı islamiyeti korumaları siyasidir. Bu dönemde İslamiyeti yayma askeri olmuştur. Anadolu'da Selçuklular, Hindistan'da Gazneliler askeri üstünlük sağlamışlardır.Eser verme ise kültüreldir. Karahanlılardan başlayarak devam etmiştir. Cevap B
Soru 6 |
6. II. Meşrutiyet Döneminde Anayasada yapılan değişiklikle padişahın yetkileri kısıtlanmış, meclis üstünlüğü kabul edilmiştir. Buna göre, aşağıdakilerden hangisi II. Meşrutiyet döneminin daha demokratik olduğunun göstergesi değildir?
Uluslararası antlaşmaları meclisin imzalaması | |
Başbakanı hükümet üyelerinin seçmesi | |
Hükümetin Meclise karşı sorumlu olması | |
Siyasi partilerin kurulması | |
Türkçülük akımının desteklenmesi |
6 numaralı soru için açıklama
I. Meşrutiyete 1876'da geçilmiştir Padişahın yetkileri kısıtlanmasına rağmen bir çok konuda son karar padişahın onayına bırakılmıştı. Yürütme yetkisinin başında padişah bulunacaktı. Ayan üyelerinin ölünceye kadar görevde kalması padişahın onayına aitti. Hükümet meclise karşı değil padişaha karşı sorumluydu. Padişah gerekli gördüğü zaman istediği kişiye sürgün cezası verebilecekti. II. Meşrutiyet'le birlikte padişahın sürgün yetkisi kaldırıldı. Hükümet meclise karşı sorumlu olacaktı. Siyasi partilerin kurulmasının yolu açılmış oldu. Bu uygulamalar daha demokratik dönemi başlatmıştır. Türkçülük akımının desteklenmesinin demokratik gelişmeyle ilgisi yoktur. Cevap E
Soru 7 |
7. Osmanlı Devleti'nin son yıllarında uygulamaya çalıştığı Osmanlıcılık ve İslamcılık düşüncesinin önemini kaybettiğine aşağıdakilerden hangisi kanıt olarak gösterilemez?
Arnavutluk'un ayrılması | |
Milliyetçilik fikrinin etkisini artırması | |
Kutsal Cihat çağrısına İslam toplumlarının destek vermemesi | |
Mebusan Meclisi'nde bir çok etnik unsurun bulunması | |
I. Dünya Savaşı'nda azınlıkların işgalcilere destek olması |
7 numaralı soru için açıklama
Osmanlı Devleti dağılmayı önlemek için bazı politikalar uygulamak istiyordu. Bu dönemde yeni fikir ve düşünce akımları ortaya çıktı. Osmanlıcılık, İslamcılık, Batıcılık,Türkçülük ve Ademi Merkeziyetçilik gibi..Osmanlıcılık Osmanlı topraklarında yaşayan herkesin eşit haklara tabi olması şeklinde ele alınmıştı. Ancak Balkan savaşları ve Arnavutluğun bağımsız olmasıyla bu fikir çöktü. İslamcılık ise hangi milletten olursa olsun tüm Müslümanların halifenin etrafında toplanmasıydı. I. Dünya Savaşı sırasında Arap isyanları ve İngilizleri desteklemeleriyle bu fikir de çöktü. Ayrıca Türk Kurtuluş Savaşı'nın Türk milliyetçiliği çerçevesinde gelişmesi de etkili oldu. Cevap D
Soru 8 |
Yalnız I | |
Yalnız III | |
I ve II | |
I ve III | |
II ve III |
8 numaralı soru için açıklama
Osmanlı Devleti'nde ortaya çıkan milliyetçilik (Turancılık Türkçülük) diğer etnik unsurların kışkırtılmasına neden olmuştur. Birleştirme yerine ayrışmayı tetiklemiştir. Çünkü Osmanlı Devleti bir çok etnik unsuru üzerinde taşıyan bir yapıya sahiptir.Milli Mücadele döneminde ise daha milli kimlikli sınırlar kalmıştır.Türk Devleti mücadeleyi Türk milliyetçiliği çevresinde yürütmüş ve başarılı olmuştur. Bu durum işgallere karşı birlik ve beraberliğin sağlanmasına neden olmuştur. Azınlıkların haklarının kısıtlanması düşünülmemiştir. Cevap C
Soru 9 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve III | |
I, II ve III |
9 numaralı soru için açıklama
30 Ekim 1918'de İtilaf Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında yapılan Mondros Ateşkesi'yle I. Dünya Savaşı Osmanlı Devleti açısından silahların susması anlamına geliyordu.Mondros Ateşkesinin siyasi, ekonomik ve askeri maddelerinin yanında Anadolu'da İtilaf Devletleri'ne karşı oluşacak bir tepki ve mücadeleyi önlemek için haberleşme (Telsiz, telgraf, kablo), ulaşım (Toros tünelleri, demiryolları ve deniz işletmeleri, limanlar, tersaneler) yolları İtilaf Devletlerinin denetimine bırakılması istenmiştir. Ekonomik bağımsızlığı sağlamanın ulaşım ve haberleşmeyle ilgisi yoktur. Cevap C
Soru 10 |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve II | |
II ve III | |
I, II ve III |
10 numaralı soru için açıklama
Mondros Ateşkes'inin uygulanmaya başlamasıyla Osmanlı toprakları işgal edilmeye başlanmıştır. İngilizler başta Musul olmak üzere, İskenderun, Urfa, Antep, Maraş, Kars ve Batum'u işgal ettiler. Samsun, Merzifon, Eskişehir ve Afyon'a asker sevk ettiler. Fransızlar, Adana, Mersin, Dörtyol ve Afyon istasyonunu işgal ettiler. İtalyanlar, Antalya, Bodrum, Marmaris, Kuşadası ve Fethiye'yi işgal ettiler. Ayrıca Konya ve Akşehir'e asker yolladılar.Yunanlılar, Uzunköprü ve Hadımköy tren yollarını işgal ettiler.Ermeniler, Fransızlarla birlikte Çukurova'da harekete geçtiler. Bu durumda Ulusal Cemiyetler işgalleri engellemek için kurulmaya başladılar ve gönüllü teşekküller olarak silahlandılar. Birçoğunun amacı kendi bölgesini korumaktır. Cevap E
Soru 11 |
Yalnız I | |
Yalnız III | |
I ve III | |
II ve III | |
I, II ve III |
11 numaralı soru için açıklama
İngilizler Musul'daki durumu lehlerine çevirmek için Şeyh Sait'i kışkırtarak 13 Şubat 1925'te halifeliği yeniden getirme bahanesiyle isyan ettirdiler. İsyan'da Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası'nın da etkisinin olduğu düşünülerek parti kapattırıldı. Bu durum demokratik gelişmesini yeni kurmaya çalışan Türkiye'ye olumsuz etki yaptı. 1946 seçimlerine kadar tek parti yönetimi devam etti. 1946 seçimlerinde Demokrat Parti'nin yarışa girmesiyle çok partili siyasi hayata geçilebildi. Cevap B
Soru 12 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve III | |
II ve III |
12 numaralı soru için açıklama
Tekke zaviye ve türbelerin kapatılması sosyal inkılaplardandır. Kılık kıyafette modernleşme sosyal inkılaplardandır.Ölçüde, arşın, kulaç ve endaze yerine metrik sisteme, tartıda okka, batman, çeki yerine kilogram sistemine geçiş tamamen ekonomiktir. Avrupa'yla ekonomik entegrasyon amaçlanmıştır. Cevap C
Soru 13 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve II | |
II ve III |
13 numaralı soru için açıklama
Lozan Konferansı (20 Kasım 1922 - 24 Temmuz 1923) dönemleri arasında toplanmış ve antlaşma imzalanmıştır.Konferansın toplanma amacı Türklerle yapılacak barış esaslarını belirlemektir. TBMM Konferansa tek başına Türk milletini temsil edeceğini deklare etmesine rağmen İtilaf Devletleri Osmanlı Hükümeti'nden de katılım olmasını istiyordu. Bundaki amaç İtilaf Devletlerinin Türkiye'nin bağımsızlığını kabul etmemekle beraber konferansta Türkler arasında ikilik çıkartıp bundan faydalanmak istemişlerdir. Cevap C
Soru 14 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve III | |
I, II ve III |
14 numaralı soru için açıklama
Osmanlı Devleti dönemindeki tarih anlayışı Ümmetçi ve Osmanlıcı bir anlayıştır. Bir çok medeniyet ve devlet kurmuş Türk devletlerinin araştırılması, Türklerin dünya medeniyetine katkılarını ve tarihte oynadığı rolleri yeni nesillere öğretmek için Türk Tarih Kurumu'nu Atatürk kurdurmuştur. Cevap E
Soru 15 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve III | |
II ve III |
15 numaralı soru için açıklama
I. TBMM; Güçler birliği ilkesini benimseyerek yasama, yürütme ve yargı denen erkleri tek elde toplamıştır. Bunun nedeni olağanüstü şartlardır. Cevap A
Soru 16 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve II | |
I, II ve III |
16 numaralı soru için açıklama
(20 Ekim 1936)'da imzalanan Montrö Boğazlar Sözieşmesi'yle Lozan'da uluslararası komisyona bırakılan Boğazların yönetimi TBMM'ye bırakılmıştır. Böylece egemenlik hakkı, uluslararası prestij kazanma ve Türkiye'nin güvenliğinin sağlanması elde edilmiştir. Cevap E
Soru 17 |
17. Demokrasi, iyi, eğitimli, saygılı ve gönlü sevgi dolu insanların yaşadığı toplumlarda yaygınlaşır. Buna göre bir toplumda demokrasinin gelişmesini aşağıdakilerden hangisi engeller?
İnsan ve insanlık sevgisi | |
Toplumsal dayanışmanın olması | |
Toplumun eğitim seviyesinin düşük olması | |
Toplumun insan haklarına saygılı olması | |
Kanun üstünlüğünün benimsenmesi |
17 numaralı soru için açıklama
Demokrasilerin gelişmesi ve yaygınlaşmasında insanların diğer insanların haklarına saygılı olması şarttır. Ayrıca toplumsal dayanışma, iyi eğitim, kanun üstünlüğünün uygulanması gereklidir. Cevap C
Soru 18 |
I ve IV | |
IV ve V | |
II ve III | |
III ve V | |
II ve IV |
18 numaralı soru için açıklama
Beşeri coğrafya insanların yaşam biçimlerini, Biyocoğrafya yeryüzündeki hayvan ve bitki topluluklarını inceler. Cevap B
Soru 19 |
Hidroelektrik enerji potansiyeli en yüksek olan bölge I dir. | |
Yüzey şekilleri bakımından en sade bölge I dir. | |
Yol yapım maliyetinin en fazla olacağı bölge III tür. | |
I ve II de tarımda makine kullanımı III'e göre daha kolaydır. | |
Bölgelerin üçünde de gerçek alanla iz düşüm alan arasında fark vardır. |
19 numaralı soru için açıklama
Gerçek alan ile iz düşüm alan arasındaki farkın en az olduğu bölge I dir. Buna göre, en düz olan, akarsuların akış hızı en az olan bölge I dir. Bu bölgede hidroelektrik potansiyeli yüksek değil azdır. Cevap A
Soru 20 |
Her iki yarım kürede de toprağı olduğuna | |
Kıtanın kuzeyinde meridyen aralığının daha geniş olduğuna | |
Kıtanın batısında yerel saatin doğusundan ileri olduğuna | |
Kıtanın Kuzey Yarım Küre'de bulunan topraklarının güneş ışınlarını yılda iki kez dik açıyla aldığına | |
Kıtanın Batı Yarım Küre'de yer aldığına |
20 numaralı soru için açıklama
Kıtanın batısında değil doğusunda yerel saat daha ileridir.Diğer şıklar doğrudur. Cevap C
Soru 21 |
4. merkezin Güney Yarım Küre'de olduğuna | |
Merkezlerden ikisinin denizel iklim şartlarına sahip olduğuna | |
3. merkezin kutba daha yakın olduğuna | |
Birbirine en uzak merkezlerin 1 ve 4 olduğuna | |
2. ve 3. merkezlerde kış mevsiminde kar yağabileceğine |
21 numaralı soru için açıklama
Grafiklerdeki bilgilere göre Kuzey Kutbuna en yakın merkez 3. merkezdir. 4. merkezde Güney Yarım Küre'de olduğundan bu iki merkezin birbirine uzaklığı en fazladır. Cevap D
Soru 22 |
I ve II | |
II ve III | |
II ve IV | |
III ve V | |
IV ve V |
22 numaralı soru için açıklama
Kalıcı kar sınırı I. dağda güney, II. dağda ise kuzey yamaçta daha yüksek verilmiştir. Bu durum yer aldıkları yarım kürelerin farklı olduğunu gösterir. I. dağda kalıcı kar sınırının başlama yükseltisi, II. dağa göre daha düşüktür.Bu durum I. dağın Ekvator'a daha uzak olduğunu gösterir. Cevap A
Soru 23 |
Yerşekillerinin oluşumunda yağış etkili olmuştur. | |
Zamanla oluşan yerşekilleri yerleşmeye açılmıştır. | |
Yerşekillerinin oluşumunda volkanik arazinin varlığı etkili olmuştur. | |
Yerşekilleri akarsu aşındırmasıyla oluşmuştur. | |
Bu tür yerşekillerine bitki örtüsünün gür olduğu alanlarda rastlanır. |
23 numaralı soru için açıklama
Şekilde peri bacalarının oluşumu verilmiştir. Peri bacalarının oluşumunda doğrudan akarsular, seller ve dolaylı olarak da rüzgarlar etkili, olmuştur. Zamanla peri bacalarına yerleşilmiştir. Volkanik arazilerde görülen bu yerşekillerinin olduğu yerlerde bitki örtüsü gür değil, cılızdır. Cevap E
Soru 24 |
Linyit | |
Tebeşir | |
Mercan kaya | |
Mermer | |
Taş kömürü |
24 numaralı soru için açıklama
Mermer kalkerin sıcaklık ve basınç altında değişmesiyle oluşan başkalaşım kayaçlara örnektir. Cevap D
Soru 25 |
Türkiye'nin ortalama yükseltisi 2000 m den fazladır. | |
Türkiye'de yükselti doğuya gidildikçe artar. | |
En alçak bölge Marmara Bölgesi'dir. | |
1000 - 1500m aralığındaki yükseltiler diğer yükselti değerleri oranı toplamından fazladır. | |
500 m ye kadar olan yükseltiler bütün arazinin % 10 undan fazla alan kaplar. |
25 numaralı soru için açıklama
Grafikte verilen bilgilere dayanarak yükseltisi 500 m ye kadar olan arazinin (0 - 250 ve 250 - 500) % 10 dan fazla olduğu görülür. Cevap E
Soru 26 |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI |
26 numaralı soru için açıklama
Soru 27 |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI |
27 numaralı soru için açıklama
Alçak kesimlerde iklim şartları elverişsiz olan sürekli sıcak ve yağış alan bu yüzden iklim şartlarının yüksek yerlerde yerleşmeye daha elverişli olduğu alan 1 dir. Yerleşmeler yeryüzünde en fazla Muson Asyası'ndadır (4). Düşük sıcaklıktan dolayı yerleşik hayatın olmadığı kıta Antarktikadır (3). Kuraklıktan dolayı yerleşmenin çok az olduğu alan (5). yerşekilleri engebeli olan Himalaya Dağlarının bulunduğu alan (2) dir. Cevap B
Soru 28 |
28. Ereğli, tarihsel kökleri M.Ö. 2000'li yıllara dayanan çok eski bir kenttir. Tarihsel veriler ilçenin İyonlardan Türk egemenliğine kadar çok sayıda Anadolu uygarlığını barındırdığını bu şekilde bir uygarlıklar mozayiği oluşturduğunu göstermektedir. Bunun nedeni Ereğli'nin Batı Karadeniz'deki belli başlı iki doğal limandan birisine sahip olmasıdır. Ereğli'yi geliştiren 1848 yılında işletilmeye açılan taşkömürü madeni ile 1965 yılında işletmeye alınan Ereğli Demir Çelik Fabrikaları olmuştur. Bu dönemden itibaren sanayileşme sürecine giren Ereğli'nin nüfusu hızla artmıştır. 2000'li yıllarda yeni işletmelerin ve tersanelerin açılması kent nüfusunun daha da artmasına yol açmıştır. Yolar, altyapı, üniversite, hastaneler, alışveriş merkezleri, özel okulların açılmasıyla kentleşme süreci hızlanmıştır. Kent nüfusu; 1950'de 7.132, 1960'ta 8.812, 1970'de 28.904, 1980'de 50.105, 1990'da 63.987, 2000'de 79.486, 2010'da ise 100.075 olmuştur. Yukarıda Ereğli hakkında verilen bilgilerden aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
Ereğli'nin 1960'lı yıllarda sanayileşme sürecine başladığı | |
1960-1970 yılları arasında nüfus artış oranının en fazla olduğu | |
Demir çelik fabrikasının kurulmasından sonra birçok sosyal olanakların da geliştiği | |
Türkiye'nin en büyük fabrikasının burada olduğu | |
Doğal bir limana sahip olduğu |
28 numaralı soru için açıklama
Ereğli hakkında verilen bilgilerden Türkiye'nin en büyük fabrikasının burada olduğuna ulaşılamaz. Cevap D
Soru 29 |
29. Aşağıdakilerden hangisi, bir bölgede çevre kirliliğinin tehlikeli boyutlara ulaştığına kanıt gösterilemez?
Yeraltı sularının tarım ilaçları içermesi | |
Kış mevsiminde hava kirliliğinin artması | |
Denizlerde petrol atıklarının çoğalması | |
Asit yağmurlarının artması | |
Erozyonun artması |
29 numaralı soru için açıklama
Erozyon çevre kirliliği yaratan bir unsur değildir. Çevre kirliliği canlıların sağlığını olumsuz yönde etkileyen yabancı maddelerin hava, su ve toprağa karışmasıyla oluşur. Bunlar; hava kirliliği; su kirliliği, toprak kirliliği ve gürültü kirliliğidir. Cevap E
Soru 30 |
En yağışlı bölgeler | |
Deprem riskinin en fazla olduğu bölgeler | |
En az yağış alan bölgeler | |
Çay tarımının en çok yapıldığı bölgeler | |
Dağlık bölgeler |
30 numaralı soru için açıklama
Harita üzerinde taralı olarak belirlenen alanda Afrika'nın kuzeyinde Büyük Sahra Çölü bulunmaktadır. Çöller dünyanın en az yağış alan alanları olduğundan, en az yağış alan bölgeler kapsamında yer alır. Cevap C
Soru 31 |
Bulunduğu bölgeden güneye gidildikçe Antarktika'ya yaklaşılır. | |
Yaz mevsimi plaj turizmi için uygun iklim şartlarını sağlar. | |
Kuzeye dönük güneş enerji sistemleri su ısıtmada kolaylık sağlar. | |
Bitki örtüsü makilerdir. | |
Sıcaklığın arttığı dönemlerde yağış da artar. |
31 numaralı soru için açıklama
Verilen merkez Güney Yarım Küre'de ve Akdeniz iklimine ait bir alandadır. Akdeniz ikliminde sıcaklığın arttığı dönemlerde yağış azalır, kurak yaz mevsimi yaşanır. Cevap E
Soru 32 |
32. Antik çağda Demokritos atomu düşüncede var etmiş, Aristarkus Dünya'nın Güneş çevresinde dairesel bir yörünge izleyerek döndüğü savını ortaya atmıştır. Ancak yüzlerce yıl sonra bu savların doğru olduğu ispatlanabilmiştir. Bu durum felsefe bilim ilişkisiyle ilgili aşağıdakilerden hangisini örneklendirir?
Bilimler tamamen felsefeden bağımsızdır. | |
Bilimsel ilerleme oldukça gecikmiştir. | |
Bilimler olmasaydı felsefe ilerleyemezdi. | |
Felsefe ile bilim arasında ilişki yoktur. | |
Felsefi görüşlerin kimileri bilimsel hale dönüşür. |
32 numaralı soru için açıklama
Felsefe bilim ilişkisini düşündüğümüzde "Felsefe bilimlere yol açar." sözünün anlamı budur. Demokritos ve Aristarkus'un savlarının gerçekliği bilimsel gelişmeler sonucu ispatlanmış ve ispatlanınca da bilimsel hale gelmiştir. Cevap E
Soru 33 |
33. "Philosophia'nın sözcük anlamı bilgi, bilgelik sevgisidir. Felsefeye bu anlamı veren düşünürlerin bilgeliğin Tanrısal olduğunu, yani bilgeliğe ancak Tanrıların ulaşabileceğini düşünerek ona bu anlamı verdiği söylenir. Bu bir bakıma doğru kabul edilebilir. Çünkü bilgelik her şeyi bilmek olarak anlamlandırılırsa bu insan için mümkün değildir." Yukarıdaki paragraftan hareket ederek felsefe ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
Felsefe, Tanrı'yı arayış çabasıdır. | |
Felsefe bütün bilimlerin atasıdır. | |
Felsefede doğru bilgiye ulaşmak imkansızdır. | |
Felsefe bilgi, bilgeliği arayış çabasıdır. | |
Felsefi çabanın sonucu yoktur. |
33 numaralı soru için açıklama
Felsefenin sözcük anlamından hareketle oluşturulmuş paragrafta bu anlama uygun bir biçimde felsefenin bilgeliği arayış çabası olduğu söylenmek istenmiştir. Cevap D
Soru 34 |
34. Hegel, tarihin tümüyle zihinle kavranabilir, akılla anlaşılabilir olması gerektiği şeklindeki bu cesur ve verimli fikirden gizlice bir başka fikre, her şeyin akla uygun olduğu, meydana gelen ve geçmişte meydana gelmiş olan her şeyin sadece anlaşılabilir değil, aynı zamanda haklı olduğuna geçmektedir. Tarihin tümüyle Akıl'ın görüntüsü olduğunu söylemektedir. Parçada anlatılanlar aşağıdaki ifadelerden hangisinin açıklaması niteliğindedir?
Düşüncelerin kendisi bile, eylem için araçtan başka bir şey değildir. | |
Evrenin akıp geçmekte oluşundan başka bir temel doğru yoktur. | |
Var olmak algılanmış olmaktır. | |
Düşüncedeki değişimler maddedeki değişimleri yaratır. | |
Gerçek olan akli, akli olan ise gerçektir. |
34 numaralı soru için açıklama
Akılcı filozof Hegel, tarihin akılla kavranabilirliğinden var olanın akla uygun olduğu düşüncesine sıçrar. Dolayısıyla var olan akla uygundur akla uygun olan da vardır. Bu ifade paragrafta her şeyin akla uygun olduğu, meydana gelen ve geçmişte meydana gelmiş olan her şeyin sadece anlaşılabilir değil, aynı zamanda haklı olduğuna geçmektedir ifadesiyle belirtilmiştir. Cevap E
Soru 35 |
35. Dünya - var olan şey - durumlarının hepsidir. Buna karşılık gerçeklik, şey durumlarının var olmasını ve var olmamasını içeren bütünlüktür. Bu nedenle gerçeklik, dünyadan büyüktür, çünkü olumlu ve olumsuz olguları kapsamaktadır. Wittgeinstein gerçeklik ve dünya problemini tam gerçeklik kavramıyla çözer. Olmayan olguları dünyaya katsak da, dünyadan fazlasını elde edemeyiz. Wittgeinstein parçada aşağıdaki yargılardan hangisini vurgulamıştır?
Doğru önerme, doğru resmedilmiş şey durumudur. | |
Tam gerçeklik dünyanın kendisidir. | |
Yalnızca cümlenin anlamı vardır, parçalardan anlam çıkmaz. | |
Dil dünyadan daha büyüktür. | |
Resmin doğruluğu veya yanlışlığı gerçekliğe bağlıdır. |
35 numaralı soru için açıklama
Parçada Wittgeinstein'ın gerçeklik ve dünya ilişkisini ele alışı yer almaktadır. Özellikle son cümlede belirtildiği gibi Wittgeinstein olmayan olgular dediği alanı gerçekliğin dışına çıkararak tam gerçeklik kavramını oluşturur; böylece tam gerçeklik, dünya ile özdeş olmaktadır. Cevap B
Soru 36 |
36. Bilim felsefesi, felsefenin tümü değildir. Felsefe genel olarak var olan her şeyi kendisine konu yaparken, bilim felsefesinin tek konusu vardır; o da bilimin bizatihi kendisidir. Felsefe tarihsel sürecin ilk başlarından itibaren evren, doğa, insan ve toplum hakkında soru sorup, bilgi elde etme çabası içindedir. Bilim de aynı konular üzerinde bilgi elde etme amacındadır. Fakat ikisi aynı şey değildir. Çünkü elde ettikleri bilgi türü ve bu bilgileri elde etme yöntemleri gibi birçok konuda farklılık gösterirler. Parçada bilim felsefesiyle ilgili hangi nokta üzerinde durulmuştur?
Bilimin sınırları | |
Bilimsel bilginin yapısı | |
Bilimsel kuram ile gerçeklik arasındaki ilişki | |
Bilim felsefesinin felsefeden farkı | |
Bilimin doğası, kapsamı ve yöntemi |
36 numaralı soru için açıklama
Parçada bilim felsefesi ile felsefe arasındaki fark ele alınmaktadır. Cevap D
Soru 37 |
37. Hegel, tüm varlığın kendisinden çıktığı şeyin evrensel bir gerçek, bir idea olduğu maddesel olmayan bu ideanın bütün tek tek varlıkları kapsadığı görüşündedir. Ancak bu evrensel varlık (idea) Platon'un sandığı gibi değişmeyen, ne ise öyle kalan bir şey değildir. Parçaya göre, Hegel'i Platon'dan ayıran özellik aşağıdakilerden hangisidir?
Varlığın olduğunu kabul etmesi | |
Varlığın en önemli öğesinin idea olduğunu kabul etmesi | |
İdeanın değişme halinde olduğunu kabul etmesi | |
Varlığı idea olarak kabul etmesi | |
Varlığın olmadığını kabul etmesi |
37 numaralı soru için açıklama
Son cümlede Platon'un ideaların değişmez ve kalıcı olduğu görüşü ile Hegel'in ideanın diyalektik bir biçimde değiştiği görüşü birbirinden ayrılmaktadır. Hegel ideayı değişme halinde kabul eder. Cevap C
Soru 38 |
38. "Öylesine durumlar vardır ki ahlaki veya yasal olmayabilir ancak etik olarak değerlendirilirse doğru ve iyi olabilir. Örneğin; bir çocuğun mazereti olmaksızın okula devam etmemesi yasal değildir, ama çocuğun hasta bir ebeveynin tek bakıcısı olması gibi koşullar vardır ki burada eylem etiğe uygun olabilir." Paragrafta vurgulanan düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
Ahlaki her durum yasal olmayabilir. | |
Etik değerlendirmeler hukuktan ayrıdır. | |
Etik değerlendirmeler yanlıştır. | |
Etik ve ahlak birbiriyle aynı anlamdadır. | |
Yasadışı her eylem suç kabul edilir. |
38 numaralı soru için açıklama
Etik hem ahlaktan hem de hukuktan ayrı bir alandır. Burada hukuksal (yasal) anlamda suç kabul edilen bir eylem söz konusudur. Ancak etik değerlendirme yaparken olay tekliğinde, özel koşulları da dikkate alınarak değerlendirildiğinden etik değerlendirmeler hukuktan ayrıdır. Cevap B
Soru 39 |
39. Seçimle gelen siyasal iktidar gidici, oysa atamayla gelen memurlar ordusu (bürokrasi) kalıcıdır. Gidici olduğunun bilincinde olan hükümetler işleri hızlandırmak isterken, halk önünde sorumlu olmayan ama iş güvenliğine ve gelecek güvencesine sahip olan bürokrasi, kendi ayrıcalıklarını koruma ve kendi kurallarına göre ağır çalışma eğilimindedir. Buradan ulaşılacak sonuç aşağıdakilerden hangisidir?
Günümüzde bürokrasi devlete özgü bir olgu olmaktan çıkmıştır. | |
Özellikle sanayi toplumlarında büyük girişimler bürokratik yapıya sahiptir. | |
Bürokrasinin devlet yönetiminde olumsuz yönleri vardır. | |
Kapitalist toplumlarda bürokratlar halktan kopmakta, egemen sınıfın çıkarlarıyla bütünleşmektedir. | |
Sosyalist ülkelerde bürokrasi devletin gerçek yöneticisi konumuna yükselmektedir. |
39 numaralı soru için açıklama
Parçada günümüz sanayi toplumu veya sosyalist ya da kapitalist toplum olmasına bakılmaksızın bürokrasinin devlet yönetiminde olumsuz yönlerinin olduğu anlatılmaktadır. Cevap C
Soru 40 |
40. Sanat felsefesi sanatın, sanatsal yaratmaların ve beğenilerin özünü ve anlamını konu alan felsefedir. Sanatın farklı toplumlarda yerini ve işlevini araştırır. Sadece insan yapısı eserleri konu olarak ele alır; onları etkileyen dinsel, ahlaksal ve toplumsal etkenler üzerinde durur. Bu yönüyle sanat, estetiğin bir bölümü durumundadır. Buradan aşağıdaki sonuçlardan hangisine ulaşılamaz?
Estetiğin kapsamı sanat felsefesinin kapsamından daha geniştir. | |
Sanat felsefesi sadece insan yapısı eserler ile ilgilidir. | |
Sanat felsefesi insan yapısı eserleri etkileyen toplumsal etkenler üzerinde durur. | |
Sanat felsefesi sanatın özünü ve anlamını konu alır. | |
Nesneyi yansıtma aslına ne kadar uygun olursa, sanat eseri o ölçüde güzel olur. |
40 numaralı soru için açıklama
Parçada estetiğin sanattan daha kapsamlı olduğu, sanat felsefesinin insanın yaptığı eserlerle ilgili olduğu, toplumsal etkenlerle bağı ve sanatın özünü ve anlamını ele aldığı söylenmiştir. Ancak yansıtma kuramı ile ilgili, paragraftan herhangi bir sonuca ulaşılamaz. Cevap E
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir.
40 tamamladınız.
Henüz yorum yapılmamış.