TYT Sosyal Bilgisi Deneme – 5
TYT Sosyal Bilgisi Deneme - 5
Tebrikler - TYT Sosyal Bilgisi Deneme - 5 adli sinavini tamamladin.
Karnen asagidaki gibi:
- Soru sayisi: %%TOTAL%%
- Yanlis sayisi: %%WRONG_ANSWERS%%
- Dogru sayisi: %%SCORE%%
- Dogru yüzdesi : %%PERCENTAGE%%
- Yukaridaki istatistiklerinden yola çikarak seninle ilgili düsüncem su: %%RATING%%
Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve III | |
II ve III |
1 numaralı soru için açıklama
İlk Çağda Anadolu'da hukuk kuralları daha çok Hititler'de görülmektedir. Hititler'de medeni hukuk ve ceza hukuku büyük gelişme göstermiştir. Hitit kanunları hür vatandaşlara olduğu gibi kölelerede mülkiyet hakkı tanımıştır. Hititler Mezopotamya'dan aldıkları kanunları yeniden düzenleyerek kendilerine uygun hale getirmişlerdir. Kişilere karşı işlenen cezalar daha çok fidye usulüne göre cezalandırmıştır. Kısas esaslı kanunlar Mezopotamya uygarlıklarında görülür. Ölüm cezasının ayaklanmalara verilmesinin nedeni devleti ve otoriteyi korumakla ilgilidir. Cevap B
Soru 2 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve II | |
I ve III |
2 numaralı soru için açıklama
Orhun yazıtlarında Çinlilerin Türk Devletlerini yıkmak için uyguladığı planlarla beraber onlardan nasıl korunacağı da anlatılmıştır. Ayrıca Bilge Kağan döneminde Basmiller,Kartuklar, Kırgızlar ve Türgişlerle mücadele edilerek itaat altına alınmışlardır. Özellikle Bilge Kağan'm ölümünden sonra hanedan üyeleri arasındaki kavgalar ve düşman olarak gösterilen. Karluk, Uygur ve Basmillerle birleşilerek Kök Türkleri yıkmak için mücadele ettiklerini görmekteyiz.Bu nedenlerle daha çok tarih bilinci olarak değerlendirilmelidir. Ulusal bilinç denemez. Çünkü karşısındakilerde Türk devlet veya topluluklarındandır. Cevap B
Soru 3 |
Kent yaşamının geliştirilmek istendiğinin | |
Maliyenin düzenlendiğinin | |
Siyasi otoritenin güçlendiğinin | |
Bilimsel çalışmalara önem verildiğinin | |
Arapça'nın geliştirildiğinin |
3 numaralı soru için açıklama
Abbasiler Dönemi İslam kültür ve medeniyetinin geliştiği dönemlerin en önemlilerinden birisidir. Abbasi hükümdarlarından Harun Reşid: Amoria ve Ankara'nın Bizans'tan alınmasından sonra eski Yunan el yazmalarını Doğu Roma'dan istemiştir. Halife Memun ise Doğu Roma İmparatoru III. Michael'e karşı kazandığı zaferden sonra Antik filozofların henüz Arapça'ya çevrilmemiş eserlerini ister. Onları tercüme ettirir. Bağdat'ta ve Samarra'da kütüphaneler kuruldu. Beytü'l Hikme adıyla ilim merkezleri oluşturuldu. Abbasiler döneminde gözlemevi açılarak yıldızları ve burçları araştırdılar. Bunların hepsi bilimsel çalışmalara ve kültürel faaliyetlere önem verildiğini gösterir. Cevap D
Soru 4 |
Yalnız I | |
Yalnız III | |
I ve II | |
I ve III | |
II ve III |
4 numaralı soru için açıklama
Türkiye Selçukluları'nın Büyük Selçuklu Devleti'nin toprak sistemi olan ik'tayı kullanması onun devamı gibi hareket etmesi görülmüştür. Ancak büyük ik'talar vererek güç sahibi olmayı engellemek istemiştir. Ayrıca güvenlikten sorumlu olan subaşıların yetkilerinin kısıtlanmasıyla onların da güçlenmesi ve ileride devlet için tehlike olması önlenmek istenmiştir. Bundaki amaç da merkezi otoritenin bozulmasını önlemek ve ülke bütünlüğünü korumaktır. Cevap C
Soru 5 |
Yalnız I | |
Yalnız III | |
I ve III | |
II ve III | |
I, II ve III |
5 numaralı soru için açıklama
Osmanlı Devleti Beylikten Devlete Geçiş Döneminde Balkanların fethiyle beraber iskan politikasını başlatmıştır. Osmanlı iskan politikası şuurlu ve bilinçli bir yerleştirmedir. Bundaki temel amaç feth edilen yerlerin İslamlaştırılması ve Türkleştirilmesidir. Bu göç hareketi gelişi güzel değildir. Yerleştirmenin ve yerleşen halkın yerinden etmenin kuralları vardır. Öncelikle konar göçer Türkmen aşiretleri tercih edilirken onlara yurt bulma ve asayişsizliği ortadan kaldırma hedeflenmiştir. Feth edilen yerde nüfus yoğunluğunu Türkler lehine değiştirerek istihbarat ve güvenlik sağlamada kullanmak istenmiştir. Cevap A
Soru 6 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
I ve II | |
II ve III | |
I, II ve III |
6 numaralı soru için açıklama
1774'te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması ağır şartlar içeren bir antlaşmadır. Osmanlı Devleti hem toprak kaybına hem prestij kaybına uğramıştır. Rusya özellikle Ortodoksların koruyuculuğu hakkını elde ederek Panortodoks politikasını gerçekleştirmek istemiştir. Daha önce Ortodoksların koruyuculuğu dostluk gereği Fransa'ya verilmişti. Böylece Rusya bu hakkı alarak Osmanlı Devleti'nin içişlerine doğrudan karışma fırsatı elde etmiştir. Cevap B
Soru 7 |
Yalnız I | |
Yalnız III | |
I ve II | |
I ve III | |
II ve III |
7 numaralı soru için açıklama
TBMM, 23 Nisan 1920'de açıldığı dönemde ülke olağanüstü şartlar yaşıyordu. Bir yandan Osmanlı Hükümeti'nin baskısı diğer yandan İtilaf Devletlerinin baskısı nedeniyle bazı kimseler katılımda tereddüt göstermişlerdir. Özellikle o günkü şartların olumsuzlukları, ulaşım, araç ve maddi imkanların yetersizliği de etkili olmuştur.Bu nedenlerle katılım az olmasına rağmen yine de ulusal egemenliğin gerçekleştirilmesine çalışılmıştır. Cevap C
Soru 8 |
Yalnız I | |
Yalnız III | |
I ve II | |
I ve III | |
II ve III |
8 numaralı soru için açıklama
1756 -1763 yılları arasında İngiltere'nin Fransa ile yaptığı savaşları kazanmasına karşın ekonomisi bozulmuştur.İngiltere ekonomik kayıplarını gidermek için Amerika'daki kolonilerine vergisinin artırılmasını istedi. Özellikle çay ve tütün vergisini. Koloniler İngiliz mallarını boykot ettiler. Kendilerine danışılmadan vergi konulmamasını istediler. (1774 I. Filedelfiya Kongresi) İngiltere'nin bu kararları kabul etmemesiyle koloniler yeniden toplandı. (1776 II. Filedelfiya Kongresi) George Washington'un örgütlediği koloniler sekiz yıl süren savaşlar sonunda İngiltere'yi yendiler. 1783'de ABD bağımsızlığını ilan etti. Koloniler ekonomik yaptırımları memnuniyetle karşılamamıştır. Bu nedenle ekonomik amaçlar siyasi oluşumları etkilemiş, Amerika kıtasındaki İngiliz sömürgeciliğine darbe vurmuştur. Cevap C
Soru 9 |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve II | |
II ve III | |
I, II ve III |
9 numaralı soru için açıklama
İtalya sömürge yarışında geç kalmıştı. Gelişen sanayisine petrol ve hammadde elde etmek için Trablusgarp'ı işgal etmek istiyordu.Akdeniz'de Mısır'ı İngilizler, Tunus ve Cezayir'i Fransız'lar işgal etmişti. Rusya'nın sıcak denizlere inme politikası vardı. Akdeniz havzasındaki ekonomik çıkar mücadelesi nedeniyle İtalya İngiltere, Fransa ve Rusya'nın onayını alarak hareket etmek zorundaydı. Avrupa devletleri İtalya'yı Almanya'nın yanından uzaklaştırmak için çalışıyorlardı. Bu nedenle işgale ses çıkarmama vaadinde bulundular İtalya'nın siyasi desteğe ihtiyacı vardı. Askeri destek istemiyordu. Kendisine tepki gösterilmemesini istiyordu. Cevap D
Soru 10 |
Yalnız I | |
Yalnız III | |
I ve II | |
I ve III | |
I, II ve III |
10 numaralı soru için açıklama
Yunanistan I. Dünya Savaşı'na İtilaf Devletleri safında katılmıştı. Ancak Osmanlı Devleti'nin topraklarının paylaşılma tasarılarında yoktu. İngiltere Paris Barış Konferansında (18 Ocak 1919) Akdeniz havzasında İtalya'nın güçlenmesini engellemek için gizli antlaşmalarla İtalya'ya verilen Batı Anadolu'yu Yunanistan'a verecekti. Yunanlıların Megola idea düşüncesi, Türkiye sınırına yakın olması ve etnik köken olarak aynı olduklarını iddia ettikleri Rum varlığının olması nedeniyle İngiltere ve ABD'nin onayını alarak işgallere başlamıştı. Anadolu halkı Yunan işgallerinin kalıcı olacağı düşüncesiyle işgallere silahla karşılık verme yolunu seçti. Bu nedenle her üç durumda da mücadele etkili olmuştur. Cevap E
Soru 11 |
Türkçülük | |
Teokrasi | |
Milliyetçilik | |
Demokrasi | |
Halk egemenliği |
11 numaralı soru için açıklama
I. TBMM, ilk kuruluşundan itibaren ulusal egemenlik üzerinde vurgu yapmıştır. "Hakimiyet bila kaydu şart ulusundur." demiştir. Türk ulusal mücadelesi Türk milliyetçiliği ekseninde yapılmıştır. Meclis önce Büyük Millet Meclisi adıyla açılmasına rağmen kısa süre sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi adını almıştır. Ulusal egemenliğin en önemli şartı halk egemenliği ve demokrasidir. Teokrasi ise, devletin dini kurallara göre yönetilmesi ve bir din adamının lider olması şeklidir. Cevap B
Soru 12 |
Yalnız l | |
Yalnız III | |
I ve II | |
II ve III | |
I, II ve III |
12 numaralı soru için açıklama
I. İnönü Savaşı (6-10 Ocak 1921)de Yunanlılara karşı düzenli ordunun kazandığı ilk askeri başarıdır. İtilaf Devletleri daha önce siyasi olarak tanımadıkları TBMM'yi tanımak zorunda kalmış ve Osmanlı Hükümeti temsilcisiyle beraber Londra Konferansı'na çağırmıştır. Türk milleti savaşı yürüten TBMM'ye daha çok güven duymaya başlamıştır. Asker alma işi hızlanmıştır. Çünkü savaşın kazanılacağı ümidi artmıştır. I. Sonuç dış politikayla ilgilidir. II. ve III. sonuç ise toplumsal kaynaşma ile ilgilidir. Cevap D
Soru 13 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve III | |
II ve III |
13 numaralı soru için açıklama
Doğu Cephesi'nde Kazım Kara Bekir Paşa'nın Ermenilere karşı yürüttüğü askeri harekat başarıyla sonuçlanmıştır. Doğu sınırı Ermeniler ile imzalanan Gümrü Antlaşması (3 Aralık 1920)'yla problem olmaktan çıkarılmıştır. Bu durum diplomatik bir başarıdır. Çünkü TBMM, Ermenilerle yapılan antlaşmayla istediğini elde etmiştir. Tekalifimilliye Emirleri (7 - 8 Ağustos 1921) yayınlanmıştır. Amaç, Eskişehir Kütahya Savaşları'nda silah, erzak ve cephane yetersizliği nedeniyle yenilen ordunun ihtiyacını karşılamaktır. Diplomatik bir başarı değildir. Londra Konferansı'nın toplanması Türk Ordusu'nun I. İnönü Savaşı'nı kazanması sonrasında yapılmıştır. Bu olayda TBMM'nin ve Türk ordusunun diplomatik bir başarısıdır. TBMM temsilcisi buraya çağrılmış ve muhatap kabul edilmiştir. Cevap D
Soru 14 |
Yalnız I | |
Yalnız III | |
I ve II | |
I ve III | |
I, II ve III |
14 numaralı soru için açıklama
Demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarından birisi de siyasi partilerin varlığıdır. Cumhuriyetin ilk kurulan partisi (Cumhuriyet Halk Fırkası'dır) Uzun süre ülkeyi bu parti tek başına yönetmiştir. 1924'te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 1930'da Serbest Cumhuriyet Fırkası kurulmuştur. Ancak Şeyh Sait İsyanı ve Menemen Olayı nedeniyle bu partiler kapatılmıştır. Atatürk Meclis'te demokratik bir şekilde özgürce fikirlerin tartışılmasını istemiştir. Cevap A
Soru 15 |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve II | |
I ve III | |
II ve III |
15 numaralı soru için açıklama
Türkiye Cumhuriyeti, 1932'de Milletler Cemiyeti'ne üye olmuştur. Amacı dünya barışına katkı sağlamaktır. 1934'te Balkan Antantı'nın kurucularından olmuştur. Amacı bölgesel güvenliğe katkıdır. 1937'de Sadabad Paktı'nın kurucularındandır. Bundaki amacı da bölgesel barışa katkıdır. 1936'da Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni imzalaması ise kendi güvenliğini özellikle Boğazların güvenliğini sağla- mak amaçlıdır. Cevap E
Soru 16 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve II | |
II ve III |
16 numaralı soru için açıklama
Türk kadını Kurtuluş Savaşı yıllarında oldukça önemli vazifeler yapmıştır. Anadolu'da Milli direnişe destek vermek için bir çok kadın cemiyeti ve derneği kurulmuştur. Kurtuluş Savaşı'nda ordunun ihtiyacını karşılamak için sırtında, kağnısıyla cephane taşımıştır. Bu sözleriyle Mustafa Kemal Türk kadınını taktir ederek daha üstün özelliklere sahip olduğunu belirtmiştir. Cevap E
Soru 17 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve II | |
I, II ve III |
17 numaralı soru için açıklama
Anayasa'ya göre savaş, barış ve askerin sınır ötesine çıkması TBMM yetkisindedir. TBMM bu yetkisini aldığı bir kararla zaman zaman diğer kurumlara geçici ve sınırlı olarak devredebilir. Cevap C
Soru 18 |
18. Teknoloji ve uygarlık seviyesi geliştikçe insanların doğaya etkileri artmaktadır. Aşağıdakilerden hangisi, insanın teknolojik gelişmelere bağlı olarak doğayı etkilemesine örnek verilemez?
Süveyş Kanalı'nın açılması | |
Küresel ısınma | |
Orman yangınları | |
Kıyıların doldurularak yerleşmeye açılması | |
Akarsular üzerine barajlar yapılması |
18 numaralı soru için açıklama
Orman yangınları teknolojik gelişmeler olmadan da görülebilen bir olay olduğundan teknolojik gelişmelere, insanın doğayı etkilemesine örnek verilemez. Cevap C
Soru 19 |
I | |
II | |
III | |
IV | |
V |
19 numaralı soru için açıklama
Bölgenin yeryüzü şekillerine fiziki haritalarda ulaşılabilir.Sadece koordinatların verildiği haritada yeryüzü şekilleri verilmemiştir. Cevap D
Soru 20 |
1. ve 2. gözlemciler farklı yarım kürededirler. | |
1. gözlemcinin bulunduğu alanda sıcaklık 2. gözlemcininkinden daha fazladır. | |
2. ve 3. gözlemcinin bulunduğu yerlerin gerçek ve indirgenmiş sıcaklıkları arasındaki fark eşittir. | |
3. gözlemci Ekvator üzerindedir. | |
1. gözlemcinin bulunduğu yerde güneş yerel saatle 04.00 da doğar. |
20 numaralı soru için açıklama
Gözlemcilerin verdiği bilgilere göre 1. ve 2. gözlemci Kuzey Yarım Küre'de ve aynı enlem üzerindedirler (Gece gündüz süre farkları eşit). 21 Haziranda 16 saat gündüz yaşayan bir yer 21 Aralık tarihinde 8 saat gündüz yaşar.1. gözlemcinin bulunduğu yerde gündüz süresi 16 saatse,güneş doğduktan 16 saat sonra batar. Güneşin doğmasıyla tepe noktasına çıkması arasındaki zaman (8 saat),tepe noktasıyla batma arasındaki zamana (8 saat) eşit olur. Bu yüzden güneş 12-8 = 04.00 da doğar. Cevap A
Soru 21 |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI |
21 numaralı soru için açıklama
1 numaralı alan Ekvator'da termik alçak basınç 2 numaralı alan Kuzey Yarım Küre yüksek basınç çevresine rüzgar göndermiş. 3 numaralı alan yüksek basınç (alçalıcı hava hareketleri olduğundan rüzgar göndermiş). 4 numaralı alan termik yüksek basınçtır (kutuplar çok soğuk). Cevap D
Soru 22 |
4 ve 5 | |
1 ve 4 | |
3 ve 6 | |
2 ve 6 | |
1 ve 5 |
22 numaralı soru için açıklama
Haritada belirlenen alanlardan 1 ve 5 numaralı alanlardaki iklim günümüzden farklı olurdu. Çünkü bu alanlarda dağların uzanış yönü haritadakinin tam tersidir.Ege ve Batı Akdeniz kıyılarında dağlar kıyıya dik uzanır. Bu yüzden denizel iklim şartları etkisini iç kesimlerde de gösterir. Şekilde belirlenen durumda denizel etki iç kesimlere sokulamaz ve karasal iklim şartları görülürdü. Cevap E
Soru 23 |
Falez, Dağ, Plato, Deprem, Meteor çukuru | |
Peri bacası, Moren, Buzul, Haliç, Obruk | |
Falez, Plato, Moren, Haliç, Rüzgarlar | |
Sarkıt, Yardang, Köprü, Irmak adası, Dev kazanı | |
Dev kazanı, Rüzgarlar, Deprem, Tabanlı vadi,Falez |
23 numaralı soru için açıklama
Akarsular; plato, ırmak adası, dev kazanı, peri bacaları oluşturabilir. Rüzgarlar; mantarkaya, kovuk, yardang oluşturabilir. Buzullar; sander, moren oluşturabilir. Dalgalar; falez, köpü, mağara, plaj oluşturulabilir. Gelgit; Haliç oluşturulabilir. Cevap C
Soru 24 |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI |
24 numaralı soru için açıklama
Aylar arasında, akım farkının en az olduğu ve akımın fazla olduğu akarsu ulaşıma daha elverişli olur. Cevap D
Soru 25 |
I | |
II | |
III | |
IV | |
V |
25 numaralı soru için açıklama
Rüzgar sıcaklığı ile enlem faktörü arasındaki ilişkiye göre, Güney Yarım Küre'de kuzeyden esen rüzgarlar hava sıcaklığını artırır. Cevap B
Soru 26 |
1 ve 4 | |
2 ve 6 | |
2 ve 5 | |
4 ve 6 | |
5 ve 6 |
26 numaralı soru için açıklama
Türkiyede en az yağış alan bölge İç Anadolu Bölgesi'dir.(2). Güneydoğu Anadolu Bölgesi (6) ise şiddetli buharlaşma nedeniyle yaz kuraklığının en etkili olduğu bölgedir.(6). Bu yüzden 2 ve 6 nolu alanlarda orman en azdır. Cevap B
Soru 27 |
I. ülkede nüfusun daha fazla olduğuna | |
II. ülkede yaşlı nüfusun daha fazla olduğuna | |
0 - 4 yaşındaki çocuk sayısının II. ülkede daha fazla olduğuna | |
I. ülkede doğum oranının II. ülkeden fazla olduğuna | |
II. ülkede nüfusun yaş gruplarına dağılımının daha dengeli olduğuna |
27 numaralı soru için açıklama
Piramitlerde nüfus miktarları verilmiştir. I. ülkede nüfus aralıkları 2 milyon artarken, II. ülkede 6 milyon artmaktadır. Bu yüzden II. ülkenin nüfusu I. ülkeden fazladır. Cevap A
Soru 28 |
28. İnsanların yaşadıkları yerlerden geçici veya sürekli olarak başka yerlere gitmelerine göç denir. Göçte çeşitli faktörler etkili olmaktadır. Aşağıda göçe neden olan faktörlerden hangisinde doğal koşulların etkisi en azdır?
Makineleşme | |
Kuraklık | |
Sel | |
Heyelan | |
Deprem |
28 numaralı soru için açıklama
Makineleşme doğal değil beşeri nedenlerdendir. Cevap A
Soru 29 |
1 | |
2 | |
3 | |
4 | |
5 |
29 numaralı soru için açıklama
Grönland Kuzey Yarım Küre'de ve kuzey kutbuna yakın bir yerde bulunduğundan önce güney kesimlerinde buzullar eriyecektir. Cevap C
Soru 30 |
30. Aşağıda bölge kavramı ile ilgili olarak verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
Bölge sınırları, alınan ölçütlere göre farklı geçiş özellikleri gösterebilir. | |
Bölge sınırları zamanla yer değiştirebilir. | |
Bölge büyüklükleri belirlenen kriterlere göre değişiklik gösterebilir. | |
Belirli bir kriter içerisinde yer alan bölge başka bir kritere göre alınan bölge kapsamında da yer alabilir. | |
Her bölge kapsamında yaşayan insan vardır. |
30 numaralı soru için açıklama
Her bölge kriterine giren alanda insan yaşayacak diye bir kaide yoktur. Örneğin kutup bölgelerinde insan yaşamaz. Cevap E
Soru 31 |
Ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre sıralaması Z - Y - X şeklindedir. | |
En fazla beyin göçü ve işçi göçü alan Z ülkesidir. | |
X ülkesinin dış alımında sanayi ürünleri ilk sıradadır. | |
Y ülkesinde hizmet sektöründe çalışan insan sayısı, X ülkesindekinin iki katından daha fazladır. | |
Şehirleşme oranı en fazla olan ülke Z'dir. |
31 numaralı soru için açıklama
Grafiklerde, nüfusun sektörlere göre dağılmı oran olarak verilmiştir. Bu nedenle nüfus sayısı hakkında yorum yapılamaz. Cevap D
Soru 32 |
32. Gözlerimiz bizi yıldızları, güneşi, gökyüzünü gözlemeye yöneltti. Gözlediklerimiz bizde şaşkınlık yarattı. Bu şaşkınlık da insanoğlunu o muhteşem uyumu, bütün varlığı anlamaya yöneltti. İşte felsefe düşüncesinin gelişiminin kökeninde bu durum yatmaktadır. Platon'un bu düşüncesinde felsefe ile ilgili ana fikir aşağıdakilerden hangisinde ifade edilmiştir?
Felsefeyi ortaya çıkaran insanın özel bir deneyimidir. | |
Bilimler felsefeden önce de vardır. | |
Felsefe bilimlerin anasıdır. | |
Felsefe bir araştırma sürecidir. | |
Felsefenin temeli bilimlerdir. |
32 numaralı soru için açıklama
Parçaya göre insanoğlu yaptığı bir çeşit gözlemden sonra şaşkınlığa uğruyor. Buna bağlı olarak merak ediyor ve felsefe bu sürecin sonunda ortaya çıkıyor. Yani felsefe insanın özel bir tür eyleminin, merakının sonucudur. Cevap A
Soru 33 |
33. Filozofların ele aldıkları konu ve sorular aynı da olsa bu konulara yaklaşımları ve verdikleri yanıtlar birbirinden farklıdır. Hatta aynı felsefe akımı içinde olanların dahi görüşleri farklı olabilmektedir. Bu nedenle felsefi bilgi özneldir. Parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?
Felsefi bilgi onu üretene bağlı olarak değişir. | |
Her filozof kendi açıklamalarının doğru olduğunu savunur. | |
Felsefi görüşler onu üreten düşünürlerden bağımsız ele alınmalıdır. | |
Felsefede aynı soruya farklı yanıtlar verilebilir. | |
Filozofların söylemleri birbirinden farklıdır. |
33 numaralı soru için açıklama
Parçadan felsefede aynı soruya farklı yanıtlar verilebildiğine (yaklaşım-söylem farkı), bu bilginin kişiden kişiye değişirliğine (öznelliğine) ve her filozofun kendi açıklamalarının doğruluğunu savunduğuna ulaşılabilir. Ancak parçadan felsefi görüşlerin onu üreten düşünürlerden bağımsız ele alınması düşüncesine ulaşılamaz. Cevap C
Soru 34 |
34. Agrippa'ya göre bir şey hiçbir zaman kendi gerçekliğinde bilinemez; ancak hep başkalarıyla olan ilişkisi içinde bilinir. Başkalarıyla ilişki içinde bilinenler ise, ancak bu başkalarının mutlak olarak bilindiği sürece olanaklıdır. Başkalarının mutlak olarak bilinemeyeceği çok aşikardır; o halde hiçbir şey bilinemez. Agrippa verilen parçada aşağıdakilerden hangisini vurgulamıştır?
Bilginin sınırlarını belirleyenin sezgilerimiz olduğunu | |
Bilgilerimizin kaynağının verdiği yarar olduğunu | |
Bilgilerimizin deneyle başladığını; fakat deneyden gelmediğini | |
Doğru bilgi üzerinde herkesin veya çoğunluğun uzlaşması gerektiğini | |
Doğru bilginin olanaksız olduğunu |
34 numaralı soru için açıklama
Agrippa, insan bilgisinin, "bilgi" denilen şeyin birtakım varsayımlar ile ön kabullere dayandığını ve mutlak bilgiye ulaşmanın imkansızlığını vurgulamasıyla şüpheciliği (septisizmi) devam ettiren bir düşünürdür. Parçada yer alan "Hiç bir şey bilinemez." yargısı da doğru bilginin imkansız olduğu anlamına gelir. Cevap E
Soru 35 |
35. Sezgi bilgisini yaşam felsefesiyle birleştiren Bergson, bilimin yalnızca mekanı temele almasına karşılık, süreyi kendisine temel yaparak, gerçekliği süre ile açıklar. Süre gerçekliği; bilim, empirik mekansal değişiklikleri açıklar. Evrimsel değişimin temelinde sürenin olduğunu belirten bir metafizik kuramı da geliştirmiştir. Parçadan ulaşılacak sonuç aşağıdakilerden hangisidir?
Anlamlılık, pratik yararlılığın bir sonucudur. | |
Gerçekten var olan maddi şeyler değil, süredir. | |
Bilgi kavramsal ve soyuttur. | |
Bir bilginin doğruluğu o bilginin pratik değeriyle ilişkilidir. | |
Doğru bilgi saf deneysel bilgidir. |
35 numaralı soru için açıklama
Parçada Bergson'un gerçekliği süre ile açıkladığı belirtilmiştir. "Gerçekten var olanlar maddi şeyler değil süredir." sözü de bu ifadeyi farklı şekilde açıklamaktadır. Cevap B
Soru 36 |
36. Bilim, insanın düşünce ve inançlarından bağımsız olarak var olan olguların bilgisidir. Bilim insanı, tüm inanç, önyargı, fikir ve isteklerinden bağımsız olarak dış nesnel gerçekliği olduğu gibi bilmeye ve anlamaya çalışır. Parçada bilimin hangi özelliği açıklanmıştır?
Eleştirel olması | |
Olgusal olması | |
Genellenebilir olması | |
Deneysel olması | |
Nesnel olması |
36 numaralı soru için açıklama
Nesnel olmak, sadece nesnel gerçeklikten hareket etmek; inanç istek, düşünce ve önyargılarını bir kenara bırakıp olgunun kendisine yönelmek demektir. Parçada bilimin bu özelliği açıklanmaktadır. Cevap E
Soru 37 |
37. Demokritos'un evrene ilişkin görüşünü açıklamak için gösterdiği örneklerden biri şudur: Harman yapılırken buğdayı samanından ayırmak istersem havaya savururum; bu yolla ağır oldukları için, buğday taneleri bir tarafa, hafif olduğu için saman diğer tarafa ayrılır. Bu tamamiyle mekanik bir olaydır. Mekanik yasalar aynı şeylerin kendiliklerinden bir yere birikmesini sağlıyor. Örnekten hareketle Demokritos'un, aşağıdaki görüşlerden hangisini savunduğu söylenebilir?
Evrendeki düzen kendiliğinden oluşabilir. | |
Doğada sürekli bir değişim vardır. | |
Varlık ideadır. | |
Evren sonsuzdur. | |
Varlık yoktur. |
37 numaralı soru için açıklama
Demokritos mekanik materyalizmin İlk Çağ'daki temsilcisi olarak bu parçadaki örnekte ve son cümlede vurgulandığı gibi evrendeki düzenin kendiliğinden oluştuğunu göstermek istemiştir. Cevap A
Soru 38 |
38. Stuart Mill'e göre kişinin mutluluğu, çevresindeki insanların mutluluğuyla ilişkilidir. Çünkü kişi yalnız kendi eylemlerinin değil bir arada yaşadığı insanların eylemlerinin de etkisi altındadır. Buna göre, aşağıdaki ifadelerden hangisi Stuart Mill'in anlayışına karşıt görüş durumundadır?
Ahlak yargıları dini yargılardan farklıdır. | |
İnsanın mutluluğu, başkalarını dikkate almadan yalnız kendini ve çıkarını düşünmesine bağlıdır. | |
Ahlaksal eylemin amacı mutluluktur. | |
Evrensel ahlak yasaları vardır. | |
Ahlak, insanları kolay yönetmek için uydurulmuş kurallar olduğu için yıkılması gerekenler arasındadır. |
38 numaralı soru için açıklama
Parçada Stuart Mili bireysel mutluluğu toplumsal mutluluğa bağlamıştır. B seçeneğinde ise buna karşıt bir görüş yer almıştır. Cevap B
Soru 39 |
39. Anarşist Kropotkin: "İnsanların, yönetimsiz kalırlarsa birbirlerini yiyip bitireceklerine inananlara diyoruz ki: Tıpkı sürgüne giderken -Zavallı kullarım bensiz ne yapacaklar?- diyen o krala benziyorsunuz" der. Anarşizm, insanın özünde iyi olduğunu, devlet, siyaset, ahlak ve mülkiyet gibi insanlar üzerinde baskı yapan her şeyin kötülüklerin kaynağı olup yok edilmesi gerektiğini öne sürer. Dünyada mutlak bir özgürlük ve eşitlik sağlandığında hiçbir yönetime de ihtiyaç kalmayacaktır. Parçaya göre anarşizmin temel görüşü aşağıdakilerden hangisidir?
Devlet insan haklarına, eşitlik ve özgürlüğe saygı göstermelidir. | |
Kişisel mülkiyet yok edilip yerine devlet mülkiyeti getirilmelidir. | |
İnsanlar ideal bir düzen içinde yasalara uygun olarak yaşayabilir. | |
Sınıfsız bir toplum ve devlet sistemi uygulanabilir. | |
İnsan devlet gibi baskı organları olmadan da yaşayabilir. |
39 numaralı soru için açıklama
Parçada insanların dünyada mutlak bir özgürlük ve eşitlik sağlandığında yönetimsiz (devlet, siyaset v.s.) kalsa da yaşayabileceği anarşistlerin temel görüşü olarak görülmektedir. Cevap E
Soru 40 |
40. Estetik yargılar bilimlerdeki yargılardan farklıdır. Bilimdeki yargılar gözlem ve deneye dayandıkları için herkes için geçerlidirler. Oysa estetik yargılar öznel (subjektif)dirler, beğeniyi yansıtırlar; bize güzel ya da çirkin yargısını verdirirler. Parçadan ulaşılacak sonuç aşağıdakilerden hangisidir?
Sanatçı içinde yaşadığı doğal çevreden etkilenir. | |
Sanat anlayışı toplumdan topluma değişir. | |
Değer yargıları; din yargıları, ahlak yargıları ve estetik yargılar olarak üçe ayrılır. | |
Bilimsel yargılar nesnel, değer yargıları özneldir. | |
Sanat psikolojik bir olgudur. |
40 numaralı soru için açıklama
Parçadan ulaşılabilecek sonuç bilimsel yargıların nesnel, değer yargılarının (estetik yargılar da değer yargıları içerisinde ele alınabilir) ise öznel olduğudur. Cevap D
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir.
40 tamamladınız.
Henüz yorum yapılmamış.