Anlatım Türleri ve Düşünceyi Geliştirme Yolları Online Test
Merhaba arkadaşlar , Anlatım Türleri ve Düşünceyi Geliştirme Yolları konulu 3 testi ile soru çözmeye devam ediyoruz. Anlama kavrama kabiliyetimizi daha da geliştirmek için daha çok soru çözmeye devam arkadaşlar. Yanlış cevaplandırdığınız soruları lütfen es geçmeyin üzerinde durun ve analizini iyi yapın iyi yapmalısınız ki yanlışlar sıfırlansın. Bu da nasıl gerçekleşir farklı kaynakların bol bol soru çözerek. Hem moral motivasyon da enerjinizde artacaktır. Hepimiz bu konunun gerçekten ne kadar önemli olduğunu sınavda başarılı olmada etkili olduğunu çok iyi biliyoruz. Bir de bol soru çözmenin yanı sıra soruların içeriğine dikkat edilmeli bunun içinde çıkmış soruların açıklamalı çözümlü kaynaklarından faydalanın. Türkçe dersi demek tüm sözel dersler demek çünkü soruyu doğru cevaplandırmak için doğru okuyup , doğru anlayıp , doğru yorumlamak gerekir. Türkçe dersinde ilerleyebilmek için kolaydan zora , basitten karmaşığa , bilinenden bilinmeyene doğru ilerlemek gerekir. Bu nedenle bütün konular da önemsenerek takip doğru yapılmalıdır. Derste anlatılan konular mutlaka tekrar edilmeli ardından soru çözülmeli. Yine ara ara konular gözden geçirilip sorularla desteklenmeli. Tabii yine farklı kaynaklardan yararlanarak açıklamalı çözümlü kitaplar , soru bankaları tercih edilmeli. Bu konu bütün sınavlarda çıkan bir konudur YGS , LYS , ALES , KPSS. herkes birbirinin kaynaklarından da faydalanabilir. Sonuçta Türkçe dersinden ne kadar soru çözsek az 🙂 Herkese sonsuz başarılar diliyorum 🙂 Hepinize sonsuz başarılar diliyorum 🙂
Anlatım Türleri ve Düşünceyi Geliştirme Yolları
Karnen asagidaki gibi:
- Soru sayisi: %%TOTAL%%
- Yanlis sayisi: %%WRONG_ANSWERS%%
- Dogru sayisi: %%SCORE%%
- Dogru yüzdesi : %%PERCENTAGE%%
- Yukaridaki istatistiklerinden yola çikarak seninle ilgili düsüncem su: %%RATING%%
Soru 1 |
Öyküleme | |
Betimleme | |
Tartışma | |
Açıklama | |
Karşılaştırma |
Soru 2 |
Ardanuç anılara gömülüyor. Ülke genelinde hızlanan kırdan kente göç olgusu buraya daha da sert işlemiş. Kimle konuşsam ilk konu göç. Artvin İl Planlama Raporu'na göre Ardanuc'un 1990-2005 arasında nüfus artışı eksi % 22 iken aynı dönem bu oran Türkiye'de % 18,3 olmuş. Köylerdeki durum daha da vahim, bu dönemdeki köy nüfus artış hızı eksi % 32,5. Bir emekli öğretmen şöyle anlatıyor: "Bizim bu bölgede okumayan kimse yoktur. Her haneden en az bir memur çıkmıştır. Kimisi emekli olup dönüyor, kimisi dönmüyor. Babalar eskiden evlatlarını seçmek zorunda kalırdı. Mesela benim babam kardeşimi şehre yollamadı." Bu parça ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Sohbet niteliğinde bir metindir. | |
Öğretici bir metinden alınmıştır. | |
Sayısal verilerden yararlanılmıştır. | |
Açıklayıcı anlatım kullanılmıştır. | |
Tanık göstermeye başvurulmuştur. |
Soru 3 |
Victor Hugo hep uzun gelmiştir bana. Bu yüzden koşarcasına okurum onu. Hemen her zaman cömertlik, yüreklilik, arkadaşlık, dostluk gibi beylik düşünceleri belirtir ama coşarak belirtir. Hiçbir şey katmaz bize, bizi sadece sarsar. Güzel şiirleri vardır. Şiirlerinin bizi nereye götüreceğini bilemeyiz. Gene de severek okuruz. Bir olayın arkasına takılmış gibi peşi sıra yürür gideriz. Parçaya göre, Victor Hugo'nun eserlerinin aşağıdaki özelliklerden hangisini taşıdığı söylenemez?
Samimilik | |
Coşkunluk | |
Özlülük | |
Sürükleyicilik | |
Etkileyicilik |
Soru 4 |
Metin I. ağız anlatımla oluşturulmuştur. | |
Kişinin iç dünyasına ait izlenimler verilmiştir. | |
Anlatımda dil, heyecana bağlı işlevdedir. | |
Kanıtlayın anlatımdan yararlanılmıştır. | |
Niteleyici sözcükler kullanılmıştır. |
Soru 5 |
Şiirlerinde gereksiz sözcüklerden olabildiğince kaçınıyor. Sıfatlar, benzetmeler için de böyle bu. Okuyucuyu birtakım soyut, düğümlü sözcüklerle yorduğu da söylenemez. Öğretici bir hava taşımalarına karşın yine de bu şiirlerde bir eksiklik var: Başka şiirleri anımsatıyor; bunları daha önce okumuş gibi bir duyguya kapılıyorsunuz." diyen bir eleştirmenin sözünü ettiği şiirlerde bulduğu eksiklik nedir?
Yalınlık | |
İçtenlik | |
Yoğunluk | |
Özgünlük | |
Açıklık |
Soru 6 |
Yazmak; okunanların dışa vurumu, birikimin görünür hale gelmesidir. İyi bir yazı; çok okumayı, çok gözlemeyi ve çok alıştırma yapmayı gerektirir. Bu süreç tamamlandığında da kendiliğinden ortaya çıkar yazı. Bir ırmak gibi akar, coşar, taşar artık sözcükleri; kimse önünde duramaz onun. Bu parçanın anlatımında aşağıdaki düşünceyi geliştirme yollarının hangilerinden yararlanılmıştır?
Örnekleme - tanık gösterme | |
Benzetme - kişileştirme | |
Kişileştirme - tanımlama | |
Tanımlama - benzetme | |
Tanık gösterme - karşılaştırma |
Soru 7 |
Sanat, daima baskının sonucudur. Sanat ne kadar serbestse o kadar yükselir sanmak, uçurtmayı yükselmekten alıkoyan şeyin ip olduğunu sanmaktır. Kanadını rahatsız eden hava olmasa daha iyi uçacağını düşünen güvercin, uçmak için karfüdını havaya dayamaya ihtiyacı olduğunu algılayamamaktadır. Sanat da böyledir yükselmek için bir engele dayanmak zorundadır. Sanatçı, engeli kendisine sıçrama tahtası yapar. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Tanımlamadan yararlanılmıştır. | |
Somutlaştırma yapılmıştır. | |
Dil, dil ötesi işlevde kullanılmıştır. | |
Farklı yapıda cümleler kullanılmıştır. | |
Düşünceler, öznel yargılarla aktarılmıştır. |
Soru 8 |
Olay içinde yaşatmak | |
İzlenim kazandırmak | |
Bir düşünceyi aktarmak | |
Bilgi vermek | |
Bir görüşü benimsetmek |
Soru 9 |
Kişileştirmeye başvurulmuştur. | |
Betimleyici öğelere yer verilmiştir. | |
Benzetmeden yararlanılmıştır. | |
Niteleyici sözcükler kullanılmıştır. | |
Emredici anlatım kullanılmıştır. |
Soru 10 |
Belli bir durum karşısında, bazı kişilerin kapıldığı baskılı, endişeli, mantık dışı korkudur fobi. Bir nesneden veya bir durumdan korkma şeklinde belirir: yükseklikten, bir yerde kapalı kalmaktan, fırtınadan, sisten korkmak gibi. Fobilerin bir kısmı anlaşılır olsa da bir kısmı insanlara komik gelebilir. Fobiler, çoğu kez, bize kendimizi kötü hissettiren geçmiş yaşantılara dayanır. Bazı fobiler, hayatımızı ciddi anlamda etkilemez. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmamıstır?
Görsel ve işitsel öğelerden yararlanılmıştır. | |
Tanımlamaya yer verilmiştir. | |
Açıklayıcı anlatımdan yararlanılmıştır. | |
Benzerlikten yararlanılmıştır. | |
Düşünce örneklerle zenginleştirilmeye çalışılmıştır. |
Soru 11 |
Bu yapıtımı yazana kadar sanatta tek amacım vardı: Şimdiye kadar yazılmamış bir eser yazmak. Şimdi siz "Yazılmayan ne?" diye kendi kendinize soruyorsunuzdur. Bir kere okunmaya başlandı mı bir daha elden düşmeyen, herkesin anlayabileceği kadar öz Türkçeyle yazılmış ama birbirinden farklı yüzlerce, binlerce anlama sahip olan eserdir şimdiye kadar yazılmamış eser. Ben bu özelliklere dayanarak eserimi oluşturdum. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen yapıtın anlatım özelliği değildir?
Özgünlük | |
Sürükleyicilik | |
Açıklık | |
Özlülük | |
Duruluk |
Soru 12 |
Çanakkale Cephesi'ndeydik. Türklerin içinde iri yarı biri vardı, neredeyse iki metreydi boyu. Bizimki de en az onun kadar iriydi. Sanırım prestij için en iri adamları seçmişlerdi. İkisinde de beyaz bayraklar vardı ve meydanın ortasında duruyorlardı. Ben ölüleri gömenlerden değildim ama siperlerin kenarına oturdum ve bir süre sonra yanlarına gidip bir Türk'e sığır kavurması ikram ettim. Gülümsedi. Çok sevinmişti ve o da bana ipe dizilmiş incir verdi. "Jacko" adını verdiğimiz Türk askerlerinden ben de bizim askerler de pek hoşlanmıştık. Onlar için, bizimkilerin kötü bir söz söylediğini duymadım, temiz dövüşürlerdi ve dünyanın en cesur insanlarıydı. (Er Henry Barnes) Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Anlatımda tasvirlere yer verilmiştir. | |
Olayı yazan ile yaşayan aynı kişidir. | |
Olaylar devinim halinde verilmiştir. | |
Anlatım üçüncü ağızdan yapılmıştır. | |
Olay dar bir mekânda gerçekleşmektedir. |
Soru 13 |
Ülkemizde uzak bir coğrafyada, bambaşka duygularla Stefan Zvveig, hayatın dengelerinin şaştığını gördükçe uykularının kaçtığını yazıyor. Daha 1920'lerde doğmakta olan bir dalgadan söz ediyor: "İnsanlar tektipleşiyor, vahşi modernizm her şeyi değersizleştiriyor, insanı kaybediyoruz! Direnmek beyhude, içimize çekilmeliyiz! Zvveig bunları söylerken henüz iki yaşında olan Gatino yıllar sonra 1960'larda, aynı çığlığı başka kelimelerle yükseltecekti: "İnsanlık ruhunu yitiriyor, her şeyi önüne katmış sürüklüyor." Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
Tartışma - alıntı yapma | |
Örnekleme - sayısal veriler kullanma | |
Tanımlama - açıklama | |
Örnekleme - tanımlama | |
Tanık gösterme - betimleme |
Soru 14 |
Bulutların arkasını değil görünen gökyüzünü anlatmak, kolayca özetlenecek eserler yazmak ve anlaşılmak en büyük idealim. (Anlatımda açıklığı yeğleme) | |
Öykülerimi okuyucuyu merak içinde bırakacak şekilde kaleme almayı, olayları oluş sırasına göre vermeyi, yer-zaman-şahıs kadrosuna dikkat ederek aktarmayı her zaman önemserim. (Öyküleyici anlatıma yer verme) | |
Sanat okurun kılavuzu olmalı, Çoban Yıldızı gibi yol göstermeli, acaba bu nedir dendiğinde akla gelen ilk adres olmalıdır. (Sanat okuru bilgilendirmeli) | |
Benim en büyük korkum anlatılmış olanı anlatmak, söylenenleri tekrar etmek, sürülmüş olan tarlayı tekrar sürmektir. (Özlü olmaya önem verme) | |
Edebî eserde konunun nasıl anlatıldığı değil, eserin ne anlattığı benim için her zaman önemli olduğundan bu eserde de buna dikkat ettim. (Üslubun önemli olmadığı) |
Soru 15 |
Gökyüzünün insanlara sunduğu en hoş sürprizlerden birisi olan meteor yağmurları, yılın belirli mevsimlerinde yaşanıyor. Dünya'nın yörüngesinin kuyruklu yıldız yörüngeleri ile kesiştiği hâllerde, kuyruklu yıldız atmosfere hızla girmeye başlıyor. Bu sırada gök taşları, yanan parçalar halinde atmosferde ışıklı yollar bırakıyor. Halk arasında "yıldız yağmuru" adı verilen bu görüntülere yaz aylarında daha sık rastlanıyor. Bu parçanın anlatımıyla ilgili, aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
Açıklayıcı bir anlatım söz konusudur. | |
Çeşitli duyularla ilgili ayrıntılara yer verilmiştir. | |
Düşünceyi anlaşılır kılmak için örneklere başvurulmuştur. | |
Tanık göstererek düşünceyi kanıtlama amaçlanmıştır. | |
Hakim bakış açısından yararlanılmıştır. |
Soru 16 |
İyi romanlar, ne kadar çarpıcı konuları, çarpıcı gerçekleri işlerse işlesin sonunda şiirin yarattığı izlenime benzer bir şeyler bırakır zihnimizde. Çünkü iyi romanlar, anlattıkları ne olursa olsun estetik bir forma göre oluşur. Onlarda "gerçek, biçim ve simge" ayrılmaz bir bütün olarak ortaya çıkar. Şiir tadındaki düzyazı hiç ama hiç unutulmaz. Romanda bu nitelikleri arayan bir yazar, aşağıdakilerden hangisine öncelik vermez?
Öznelliğe | |
Evrenselliğe | |
Üsluba | |
İmgeye | |
Ritme |
Soru 17 |
Minibüsle sabahleyin yola çıktık. Yeşilin, açığından koyusuna değin bütün tonlarıyla bezenmiş ağaçların süslediği yamaçlardan, tepelerden geçtik. Sırı şırıl akan derecikleri aşa aşa sonunda yeryüzü cennetine vardık. Çevresini irili ufaklı ağaçların kuşattığı mavi, duru, büyük gölü seyredalan bir yamaçta durduk. Kameramızı çıkarıp bu manzarayı görüntüledik. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
Birinci kişili anlatımla biçimlendirilmiştir. | |
Duyularla algılanan ayrıntılara yer verilmiştir. | |
Değişik mekânlardan söz edilmiştir. | |
Yinelemelerden yararlanılmıştır. | |
Doğadaki değişimler dile getirilmiştir. |
Soru 18 |
Yağmurun sesiyle uyandı. Saat sabahın beşi, dışarıda ıslak bir karanlık... Gözlerini sıkı sıkıya yumup yüzünü yastığa gömdü. Görünmez bir el onu dürtüyor, uykusunu açmak için uğraşıyordu sanki. Yavaşça yattığı yerden doğruldu, pencerenin kenarında oturup dışarıya bakıyordu. Yağmurla yıkanan bitkilerin, ağaçların yaydığı canlı koku, toprağın soluğuyla harmanlanmıştı. Gökyüzü dingindi. Çocukluğunda kendisine ağabeylik yapan komşu oğluyla geçirdiği günleri anımsadı. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Farklı duyulardan yararlanılmıştır. | |
Ele alınan düşünce örneklerle pekiştirilmiştir. | |
Farklı yapıda cümleler kullanılmıştır. | |
Anlatım ilahi bakış açısıyla yapılmıştır. | |
Kişisel görüşlere yer verilmiştir. |
Soru 19 |
Öyle denizlere gitmiş ki üzerinden dağlardan, adalardan büyük buz parçaları yüzüyordu. Oraları tamamıyla başka bir cihandı. Altı ay gündüz, altı ay gece olurdu! Karısını, işte bu senesi bir büyük günle bir büyük geceden ibaret olan başka cihandan almıştı. Gemisi altın, gümüş, inci, elmas, esir dolu, vatana dönerken kenarsız denizin ortasında evlenmiş; oğlu Turgut, Çanakkale'yi geçerken doğmuştu. Şimdi kırk beş yaşında olmalıydı. Acaba yaşıyor muydu? Hayalini unuttuğu karlardan beyaz karısı acaba hâlâ sağ mıydı? Bu parça ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Anlatıcı, olay kahramanlarından biridir. | |
Tanrısal (hâkim) anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır. | |
Kahraman, bazı olaylardan haberdar değildir. | |
Mekân ile ilgili ayrıntılara yer verilmiştir. | |
Betimleyici ve öyküleyici bir anlatım kullanılmıştır. |
Soru 20 |
Batılılaşmak, Osmanlı'dan miras kalan ve Türkiye'nin de bir türlü dindiremediği iki yüzyıllık bir sancı. İçinde bulunduğumuz günler, bu sancıyı azaltmak için en somut adımların atıldığı bir tarihsel dilime rastlıyor. Avrupa Birliği'ne katılmak amacıyla peş peşe uyum yasaları çıkarıldı. Türkiye'de Avrupa Birliği'nin getireceği ekonomik artılar ve eksiler tartışılıyor. Müzakerelerin başlamasıyla ve tam üyelik vizesinin alınmasıyla her şey su yüzüne çıkacaktır. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Yinelemeye yer verilmiştir. | |
Dil, göndergesel işleviyle kullanılmıştır. | |
Betimleyici öğeler kullanılmıştır. | |
Somutlama yapılmıştır. | |
Karşılaştırmadan yararlanılmıştır. |
Anlatım Türleri ve Düşünceyi Geliştirme Yolları - 2
Karnen asagidaki gibi:
- Soru sayisi: %%TOTAL%%
- Yanlis sayisi: %%WRONG_ANSWERS%%
- Dogru sayisi: %%SCORE%%
- Dogru yüzdesi : %%PERCENTAGE%%
- Yukaridaki istatistiklerinden yola çikarak seninle ilgili düsüncem su: %%RATING%%
Soru 1 |
Sürükleyicilik | |
Akıcılık | |
Yalınlık | |
Duruluk | |
Özlülük |
Soru 2 |
Şiir yazmaya lise yıllarında başladım. Yazdıklarımı o dönem için çok beğeniyor, bu konuda doğal bir yeteneğim olduğunu düşünüyordum. Bir gün öğretmenimiz bir yarışma için ona verdiğim şiirle yanıma geldi, şiirimi çok beğendiğini ama kendimi geliştirmem gerektiğini söyledi. Eksiğin ne olduğunu bile sormadan bunun için ne yapmam gerektiğini sordum. Bir eliyle iki sayfalık şiirimi sallayarak diğer, elinde tuttuğu atasözleri sözlüğünü bana uzattı ve şöyle dedi: "Atalarımızın yaptığını." Bu parçaya göre öğretmenin, parçanın yazarında eksik gördüğü anlatım özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
Yalınlık | |
Akıcılık | |
Özgünlük | |
Özlülük | |
Etkileyicilik |
Soru 3 |
Yalınlık | |
Sürükleyicilik | |
Duruluk | |
Yoğunluk | |
Doğallık |
Soru 4 |
Sanat eserini aynaya benzetmek yalnız resim sanatı için söz konusu değildi. Sokrates'in dediği gibi şairin yaptığı da bir yansıtmaydı. Yunan şairi Simonides'in "Resim sessiz bir şiir, şiir konuşan bir resimdir." sözü de eleştiri tarihinde sık sık rastladığımız bir fikri dile getirir. Aynı benzetmeyi 18. yy'da Dr. Johnson, edebiyat için kullanır ve Shakespeare'i överken okura hayatı doğrulukla yansıtan bir ayna tuttuğunu söyler. Daha zamanımıza yaklaşırsak Stendhal, Kırmızı ve Siyah'ta aynaya benzetir romanı: "Yol boyunca gezdirilen bir aynadır, roman." Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
Benzetmelerden yararlanma | |
Tanık göstermeye başvurma | |
Düşünceyi kanıtlamaya çalışma | |
Nesnel düşünce içeren cümlelerden oluşma | |
Belli bir tarihsel düzen içerme |
Soru 5 |
Hayvan ve bitki türleri, insanların yaşamlarını devam ettirebilmelerinin bir anlamda anahtarı gibi. Böyle olmasına rağmen biz insanlar, hayvanların neslinin devam etmesi için gerekli olanı neden yapmıyoruz? Doğal afetler, yer küre değişimleri ve iklim, doğal dengenin en önemli unsuruyken insanoğlunun faaliyetleri bu canlı türlerinin birçoğunun neslinin tükenmesine neden olmuştur. Şehirleşme ve sanayileşme gibi faaliyetler diğer canlıların doğal yaşam alanlarının tahribine yol açmıştır. Ayrıca doğrudan avlanma sonucunda da birçok canlı türünün nesli sona ermiştir. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Benzetmeden yararlanılmıştır. | |
Açıklamaya yer verilmiştir. | |
Karşılaştırma yapılmıştır. | |
Soru sorularak anlatıma doğallık kazandırılmıştır. | |
Tanımlamaya başvurulmuştur. |
Soru 6 |
Çeviri, bir dilden başka bir dile aktarmanın yapıldığı bir sanattır. Gelenekleri, oyunları, tüm gelişmeleri farklılık gösteren iki ulusun dillerinden yapılan çevirilerde zorluklar çıkar. Çevirmenlerin görevlerinin başında, çeviri yaptıkları sanatçının anlatımını yansıtmak gelir. Eleştirmen eserden kendi üslubunu çekmeyi bilmelidir. Bu ise oldukça güç bir iştir çünkü sesler, vurgular, cümle yapıları, söyleyişler her dilde ayrı ayrıdır. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangilerine başvurulmuştur?
Tartışma - karşılaştırma | |
Açıklama - tanımlama | |
Açıklama - tanık gösterme | |
Betimleme - örnekleme | |
Tartışma - örnekleme |
Soru 7 |
Oyunlar, kuşaktan kuşağa geçen, kuralları önceden belirlenmiş sosyal etkinliklerdir. Oyunların oluşumunda kültürün, çevrenin, iklimin, yaşın ve cinsiyetin rolü büyüktür. Mesela kızlar ip atlama, istop, yakartop, saklambaç, evcilik oyunlarını tercih ederken; erkek çocukları misket, futbol, savaş oyunlarını ve bisiklete binmeyi tercih ediyorlar. Bu parçanın anlatımında aşağıda verilenlerin hangilerinden yararlanılmıştır?
Benzetme - tanımlama | |
Örnekleme - tanık gösterme | |
Karşılaştırma - benzetme | |
Kişileştirme - karşılaştırma | |
Tanımlama - örnekleme |
Soru 8 |
Özgünlüğü | |
Akıcılığı | |
Yaratıcılık | |
Duruluğu | |
Yalınlığı |
Soru 9 |
Gece yarısına doğru, uçak bizi Tacikistan'ın Aşkabat Havaalanı'na indirdiği zaman buhar oluyorduk. Hava çok sıcak ve havaalanı oldukça kalabalıktı. Buranın havaalanı bizim Anadolu istasyonlarını hatırlatıyor, insanlar omuz omuza, yanlarında bavullar, uykulara dalmışlar. O saatte uçaklar iniyor, kalkıyor; bazıları seviniyor, bazıları üzülüyor. Uyandırasım geliyor uyuyanları, belki de uçaklarını kaçırıyorlar diye. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?
Karşıtlıklardan yararlanmaya | |
Öznelliğe | |
Betimlemeye | |
Tanımlardan yararlanmaya | |
Karşılaştırmadan yararlanmaya |
Soru 10 |
Yazarlık, çocukluktan beri yaşattığım en büyük hülyamdı. On iki on üç yaşlarından beri hayattaki yerimin ve ödevimin ne olacağını seziyor, hissediyordum. O yaşlardan beri kendimi edebiyata hazırladım, diyebilirim. Bu yola herhangi bir tesadüfle gelmedim. Birtakım eserler vereceğimi o zamandan biliyordum, sanki o eserler içimdeydi. Başarıya gelince... Öyle sanırım ki, en büyük sanatçılar bile hayatları boyunca en başarılı eserlerini veremediklerinden şikâyet edip durmuşlardır. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Sohbet havası taşımaktadır. | |
Gerçekleşmiş beklentilerden söz edilmiştir. | |
Kişisel düşüncelere yer verilmiştir. | |
Kanıları değiştirme amaçlanmıştır. | |
Farklı yapıda cümlelere yer verilmiştir. |
Soru 11 |
Kimi sanatçılar vardır güneş gibi kendi ışığını kendi üretir ancak kimileri de vardır ki üretemediği ışığı güneşten almak zorunda kalan gezegenler gibidir. Elbette sanatçı dediğin güneş gibi olmalıdır. Bu parçada sözü edilen anlatım özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
Özlülük | |
Özgünlük | |
Akıcılık | |
Açıklık | |
Sürükleyicilik |
Soru 12 |
Belli belirsiz bir esini, bir duyarlık kırıntısını geliştirerek nefis bir şiire dönüştürme olgusunu birkaç şairde çok yakından izleyebildim: Behçet Necatigil, Özdemir Asaf... Mesela bu iki şairde, oluşum sürecini her ikisinin de notlarından inceledim. Özdemir Asaf'ın yeni şiirlerini yayına hazırlarken onun diğer şairlere hiç benzemediğini iyice anladım. Bir defa onun hiç kimsede bulunmayan bir kelime dağarcığı, buluş gücü var. Bir dizesinde geçen "susar dağlara" sözü bunun ilginç bir kanıtı. Bu parçanın anlatımında aşağıdaki düşünceyi geliştirme yollarından hangileri ağır basmaktadır?
Karşılaştırma - örnekleme | |
Örnekleme - tanık gösterme | |
Benzetme - alıntı yapma | |
Sayısal verilerden yararlanma - karşılaştırma | |
Örnekleme - tanımlama |
Soru 13 |
"Bir sürgün için en fena saatler akşam saatleridir." demişti Albert Camus "Günlüklerinde. Belki de öyledir ama benim için en fenası sabah saatleri oldu; yalnızlığı en çok bu saatlerde hissettim ben. Çünkü uykudayken bulunduğum yerde değildim çoğu zaman! Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır?
Öyküleme - açıklama | |
Tanımlama - betimleme | |
Karşılaştırma - alıntı yapma | |
Tartışma - karşılaştırma | |
Tanık gösterme - örnekleme |
Soru 14 |
O yazarın eserindeki sokaklarda dolaşıyorsak her an bizim mahalledeki insanlarla karşılaşabiliriz. Yine romanın ana sokaklarındaki tabelalar bizim sokakları gösterebilir. Diğer tarafta kelimeleri bir yudumda içebilirsiniz, kelimeler boğazınızda düğümlenmez. Bu parçanın son cümlesinde yazarın anlatımının hangi özelliği vurgulanmıştır?
Doğallığı | |
Yalınlığı | |
Akıcılığı | |
Açıklığı | |
Özgünlüğü |
Soru 15 |
Öyküleyici anlatıma | |
Benzetmeye | |
Doğrudan ve dolaylı anlatıma | |
Açıklayıcı anlatıma | |
Dilin kanalı kontrol etme işlevine |
Soru 16 |
Özgünlük | |
Duruluk | |
Yalınlık | |
Doğallık | |
Özlülük |
Soru 17 |
Dilin alıcıyı harekete geçirme işlevinden | |
Öyküleyici anlatım biçiminden | |
Dilin heyecana bağlı işlevinden | |
Tanık göstermeden | |
Olayların devinim hâlinde verilmesinden |
Soru 18 |
Ahmet Rasim, sürekli yazan bir gazetecidir. Romanları genellikle uzun bir öykü niteliğindedir. Romantik bir tutumu vardır. Asıl başarısı fıkra, sohbet ve anı türünde görülür. Bu eserlerinde toplumsal yaşam çok güzel işlenmiştir. XIX. yüzyılın II. yarısındaki İstanbul'u bu eski başkenti halkın yaşamını, ayrıntılarıyla tasvir eder Ahmet Rasim. Üç beş kelimelik kısa cümlelerle anlatır. Önemli eserleri arasında "Şehir Mektupları, Eşkal-i Zaman, Gülüp Ağladıklarım" vardır. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
Açıklama | |
Öyküleme | |
Betimleme | |
Örneklendirme | |
Tanımlama |
Soru 19 |
İnsana özgü niteliklerden birini anlatmada araç olarak seçilen, bu niteliği abartarak yansıtan kişidir "tip". Bu nedenle de ruhsal yönden hasta bir kişidir. Dünya romanının ölümsüz tiplerini bir hatırlayalım: Balzac'ın Goriot Baba'sı, Moliere'in Harpagon'u, Cervantes'in Don Kişot'u doğal ve sağlıklı kişiler midir? Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır?
Tanımlama - benzetme | |
Benzetme - karşılaştırma | |
Karşılaştırma - tanık gösterme | |
Tanık gösterme - örnekleme | |
Örnekleme - tanımlama |
Soru 20 |
Şinasi, tiyatro alanında tek eser vermiş ama bu eserle dil bakımından izlenecek yolu göstermiştir. Başkaları yalnız "dır" hecesi Türkçe olan Arapça-Farsça karışımı bir dille yazarken, o bu yapma dili yazdığı tek perdelik oyuna sokmamış; tiyatro kahramanlarını halkın evde konuştuğu dille konuşturmuştur. Yukarıdaki parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangilerinden yararlanılmıştır?
Açıklama - karşılaştırma | |
Tanımlama - örnekleme | |
Tartışma - benzetme | |
Betimleme - açıklama | |
Karşılaştırma - benzetme |
Anlatım Türleri ve Düşünceyi Geliştirme Yolları - 3
Karnen asagidaki gibi:
- Soru sayisi: %%TOTAL%%
- Yanlis sayisi: %%WRONG_ANSWERS%%
- Dogru sayisi: %%SCORE%%
- Dogru yüzdesi : %%PERCENTAGE%%
- Yukaridaki istatistiklerinden yola çikarak seninle ilgili düsüncem su: %%RATING%%
Soru 1 |
Her şeyi göze alanlar, aysız bir gece vakti yalnız kabı kaçağı, tası tarağı, yatağı yorganı değil; ellerindeki nasırı, soludukları dağ kokusunu, içlerindeki sesleri, dedelerinin anlattıkları göç hikâyelerini, yaşayıp biriktirdikleri ne varsa güçleri yettiğince yüklediler kamyona. Ama kamyona yüklediklerinden daha çoktu geride bıraktıkları. İnsan çocukluk vatanının ne kadarını sırtlanıp nereye kadar sürükleyebilirdi ki onu. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Gözlemlerden yararlanılmıştır. | |
Sayıp dökmelere yer verilmiştir. | |
Karşılaştırmaya başvurulmuştur. | |
Öyküleyici anlatım yeğlenmiştir. | |
Alıntıya başvurulmuştur. |
Soru 2 |
Romanın konusu geçmiş de olsa roman yazarı, tarihçi değildir. Tarihçi tarihi olayları anlatırken gerçeklere sıkı sıkıya bağlı kalmak zorundadır. Roman yazarının böyle bir zorunluluğu yoktur. O, geçmişi kendi tercihlerine göre kuracaktır. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
Öyküleme | |
Karşılaştırma | |
Betimleme | |
Örnekleme | |
Tanık gösterme |
Soru 3 |
Son romanında yazarın seçtiği konu çok ilgi çekici. Okuyucuyu olayların içine çekip o kadar safyayı bir anda okutuyor insana. Anlatımındaki samimiyet de bunu destekliyor kesinlikle. Bu yönüyle de çağdaşlarına hiç benzemiyor, az sözle her şeyi bir çırpıda anlatıveriyor. Yukarıda tanıtılan sanatçı ve eseriyle ilgili aşağıdaki özelliklerden hangisiyle ilgili bilgi yoktur?
Özlülük | |
Sürükleyicilik | |
Özgünlük | |
Doğallık | |
Akıcılık |
Soru 4 |
Tavan arasındaki küçük odasının yanında yarı yarıya kör olmuş bir ihtiyar vardı. Selma, sık sık ihtiyara misafirliğe gider; yiyecek, içecek götürür ve yazdığı öyküleri okurdu, ihtiyar da bu sıcak dostluğun altında kalmamak için Selma'ya müzik dersi verirdi. Gerçekten de usta bir kemancıydı ihtiyar. Bir gece Selma, her zamankinden daha geç gelmişti eve. İhtiyarı kapısına dayanmış, zorlukla nefes almaya çalışırken buldu. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır?
Betimleme | |
Öyküleme | |
Açıklama | |
Tartışma | |
Karşılaştırma |
Soru 5 |
İstanbul, bu temmuz şehre edepsizce zulmeden, azgın bir yaza tamamen teslim olmuştu. Şiddetli nem, şehri dev bir akvaryuma, İstanbulluları da bezginlikten kendi sivri dişlerinin gücünü unutan devasa bir lüfere döndürmüştü. Sıcak, o kadar şeytanca azapkardı ki şehri binlerce yıldır hiç terk etmeyen melekler, periler, ermişler, yatırlar bütün ilahi ve şerhi varlıklar, aksakallı dedeler ortalıktan çekilmişti. Sıcağın etkisiyle bütün duyuların kıvamı bozulmuş, sünmüş, kimsenin herhangi bir konuda başkasına sataşmaya hiç mecali kalmamıştı. Bu parçada aşağıdakilerden hangisi kullanılmıştır?
Örnekleme - Karşılaştırma | |
Karşılaştırma - Benzetme | |
Benzetme - Kişileştirme | |
Benzetme - Örnekleme | |
Kişileştirme - Örnekleme |
Soru 6 |
Gün, bir horoz ötümüyle uyanır yüreğimde. Bir gülü koklar gibi koklarım aydınlığı. Işığı karanlıktan söküp alana şükür... Şükür, ölü ağaca can üfleyen cemreye; şükür, can eriğinin bahar muştularına. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
Kahraman bakış açısına | |
Tanrısal bakış açısına | |
Gözlemci bakış açısına | |
Fantastik anlatıma | |
Gelecekten söz eden anlatıma |
Soru 7 |
Sevgi, ayrılık duygusuyla birlikte işlenmiştir edebiyatımızda. Bu duyguları en iyi işlemiş ozanlarımızdan biri Karacaoğlan'dır. Sevgi, ayrılık ve kızgınlıklar... Karacaoğlan'ın şiirini bu üç kavram belirler. Gerçekte bu üçü de hep bir arada düşünülür. Bütün büyük aşk öykülerinde bu duyguları yaşarız. Hemen hepsi bu çelişkiler üzerine kurulur. "Ferhat ile Şirin" de öyledir, "Leyla ile Mecnun" da "Romeo ve Juliette" de... Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır?
Tartışma- örnekleme | |
Açıklama - benzetme | |
Açıklama- örnekleme | |
Tartışma- tanık gösterme | |
Açıklama - tanık gösterme |
Soru 8 |
Kimseyi beğenmediği kelimeleri kullanmaya zorlayamayız. Hiçbir yazarı da bizim istediğimiz kelimeleri kullanmaya zorlayamayız. Okur bilgi edinmek, zevk almak için başladığı bir yazıyı okurken ne demek istiyor diye bilmece çözmeye katlanmak zorunma değildir. Osmanlıcayı hâlâ zorla sürdürmeye çalışanlar, Türkçeyi bilgisizlik ve beceriksizlik yüzünden sakatlayanlar, Batı'dan sızmakta olan kelimeleri anlaşılmaz bir inatla kullananlar ana dil bilincinin yayılmasına engel olmaktadırlar. Bu parçanın anlatım türü aşağıdakilerden hangisidir?
Öyküleme | |
Betimleme | |
Açıklama | |
Tartışma | |
Benzetme |
Soru 9 |
Klasik sanatçılar, dili kusursuz kullanmak istiyorlardı. Bu yüzden birtakım özelliklere dikkat ettiler. Onlara göre bir yazıyı okuyan herkesin aynı anlamı çıkarması ve bu yazının fazla hiçbir sözcük barındırmaması gerekiyordu.' Bunu yaparken herkesin birbirinin kopyası olmamasına da dikkat ettiler. Ortaya çıkardıkları eserler, kısaydı belki ama anlatılanların yüzeysel olmadığı görülebiliyordu. Bu da onların adlarının bugünlere gelmesini sağladı. Aşağıdakilerden hangisi, yukarıdaki parçada anlatılan klasik sanatçıların dikkat ettiği anlatım özelliklerinden biri değildir?
Özgünlük | |
Özlülük | |
Açıklık | |
Duruluk | |
Yalınlık |
Soru 10 |
Yine öğle iri kasketli ve iri belli, iri kara gözlü, kocaman gözlü dağ gibi adamlar, istasyonda buğday çuvallarını sırtlayacaktı. Bu sinsi yağmur kasımpatıları parlatmıştı. İstasyon bahçesinde masalar, sandalyeler kalkmıştır. Yalnız o ihtiyar akasyalar. Madeni ışıltılar yayarak uzanan raylar arasında kömür toplayan, burunlarını ve bol pantolonlarını çekerek, esmer yüzlerinde beyaz dişlerini göstererek aniden gülüveren çocuklar olacak mıydı? Bir fayton kiralamalıydı. O kemikleri çıkmış sıska atları, eski ve buruşuk körüğü, iki yanında asılı asırlık kandilleri ve tütün sarısı bıyıklarını burup mütevekkil bekleyen sürücüleri görmeliydi. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
Örneklemelerden yararlanılmıştır. | |
Benzetmelerden yararlanılmıştır. | |
Kişileştirmelere başvurulmuştur. | |
Öznel yargılara yer verilmiştir. | |
Niteleyici sözler kullanılmıştır. |
Soru 11 |
Alıntıya yer verilmiştir. | |
Tanımlamadan yararlanılmıştır. | |
Karşılaştırmaya başvurulmuştur. | |
Benzetmeden yararlanılmıştır. | |
Dolaylı anlatıma yer verilmiştir. |
Soru 12 |
Öyküleme - açıklama | |
Betimleme - tartışma | |
Karşılaştırma - benzetme | |
Benzetme - öyküleme | |
Karşılaştırma - açıklama |
Soru 13 |
1982'de derlenen bu kitap, Abdülhak Hamit'in eserlerine girmemiş şiirleri içerir. Değişik tarihlerde yazılmış bu şiirlerde çeşitli temler, konular işlenir; biçimler uygulanır. Gerçi yine ölüm, yaşam, doğa, aşk, din, metafizik gibi ana temalara değinilir. Bunların dışında birçok tema ve konuya da el atılır. Bundan dolayı kitapta bir bütünlük, tutarlılık olduğunu söylemek mümkün değil. Bu parçanın anlatım türü aşağıdakilerden hangisidir?
Tartışma | |
Açıklama | |
Betimleme | |
Öyküleme | |
Tanık gösterme |
Soru 14 |
Öykü sanatının beslendiği, can bulduğu pek çok kaynak vardır. Kimi öyküler yaşamdan beslenir. Kimileri ise kitaplardan, edebiyatın başyapıtlarından... Yaşamdan beslenen öykülerin odağında insanı görürüz her zaman. Sisypas gibi, yazgısını değiştirmek için onurlu bir çaba içindeki insanı... Gerçekliğin yazar imgeleminde yoğrulması ve dilin tatlarından geçerek yeni bir karakter kazanmasıyla şekillenir öyküler. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
Düşünce örnekle açıklanmıştır. | |
Karşılaştırma yapılmıştır. | |
Eksiltili cümlelere yer verilmiştir. | |
Devrik cümlelerle anlatım doğallaştırılmıştır. | |
Okuyucunun kanılarını değiştirmek amaçlanmıştır. |
Soru 15 |
Binbir Gece Masalları, bir çerçeve öykü içine yerleştirilmiş İran, Bağdat ve Mısır kaynaklı masallardan oluşur. Hükümdar Şehriyar'ın, karısının ihanetinden sonra intikam için her gece bir bakire alıp ertesi sabah öldürtmesi, sıra vezirin kızı Şehrazat'a gelince kızın her gece bir masal anlatarak ölümden kurtulması ve sonunda Şehriyar ile evlenmesi çerçeve öyküyü meydana getirir. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
Tanık gösterme | |
Karşılaştırma | |
Tanımlama | |
Açıklama | |
Öyküleme |
Soru 16 |
Öyküleme | |
Tanımlama | |
Betimleme | |
Tartışma | |
Örnekleme |
Soru 17 |
Ana caddeyi geçerken sol tarafta geniş bahçeler vardır. Uzun çam ve kavak ağaçlarıyla kaplı bir çiftlik... Evim, bu güzelim çiftliğin ortasına yapılmıştı. Yeşillik denizinin ortasında yer alan evimi ilk bakışta bulamayabilirsiniz. Ancak bu yeşilliğe gözünüz ve ruhunuz alışınca bu yeşillik denizi ortasında yer alan evimin kırmızı çatısını ve öksüren bacamı seçebilirsiniz. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?
Okuyucuyu olay içinde yaşatmaya | |
İnsana ait bir özelliği doğaya aktarmaya | |
İzlenim kazandırmaya | |
Gözlem gücünden faydalanmaya | |
Niteleyici sözcüklerden yararlanmaya |
Soru 18 |
Akşama doğru tepeye varmıştık. Hava yağmurlu, üzerinde bulunduğumuz tepe rüzgârlıydı. Ağaç denizinin üzerinde büyük gölgeler kımıldıyor, dallarda uyanan hışırtılar ağaçtan ağaca sürüklenerek ormanın kızıl derinliklerinde kayboluyordu. Yaprakların bir kısmı yerleri kaplayan sonbahar çimenlerinin üstünü örtmüş, bir kısmı da henüz dallardaydı. Yapraklar sarı ve kırmızı renkteydi. Bu öyle bir manzara yaratmıştı ki sanki büyük bir yangının alevleri ormanı her taraftan sarmış ve bütün ağaçlar büyük birer meşale halinde bu bulutlu sonbahar şeması altında sessiz bir şekilde yanıyordu. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Niteleyici sözcüklerden yararlanılmıştır. | |
Doğa, devinim içinde aktarılmıştır. | |
Farklı duyulardan yararlanılmıştır. | |
Sayıp dökmelere yer verilmiştir. | |
Gözlemlerden yararlanılmıştır. |
Soru 19 |
Edebiyatı, edebiyatçıları sosyal hayattan soyutlamak olası değildir. Edebiyatçılar, sosyal hayattan nasıl etkileniyorsa siyasi hayattan da öyle etkilenmiştir. Hüseyin Cahit Yalçın olumsuz etkilenenlerden biridir. Fransız edebiyatından çevirdiği "Edebiyat ve Hukuk" adlı makale, Servetifünun dergisinde yayımlanınca Dergi, II. Abdülhamit tarafından kapatılmıştır. Namık Kemal, Refik Halit Karay gibi sanatçılar da eserlerinden, düşüncelerinden dolayı devrin yöneticileri tarafından sürgüne gönderilmiştir. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Dil, göndergesel işleviyle kullanılmıştır. | |
Karşılaştırmaya başvurulmuştur. | |
Örneklemeye yer verilmiştir. | |
Benzetme yapılmıştır. | |
Çeşitli bilgiler aktarılmıştır. |
Soru 20 |
Tanımlama yapılmıştır. | |
Atasözüne yer verilmiştir. | |
Görme ve işitmeyle ilgili ayrıntılar vardır. | |
Son cümlede onaylatma anlamı vardır. | |
Bir yargı örnekle açıklanmıştır. |
Henüz yorum yapılmamış.