TYT Sosyal Bilgiler Deneme – Çözümlü – 1
TYT Sosyal Bilgisi Deneme - 1
Tebrikler - TYT Sosyal Bilgisi Deneme - 1 adli sinavini tamamladin.
Karnen asagidaki gibi:
- Soru sayisi: %%TOTAL%%
- Yanlis sayisi: %%WRONG_ANSWERS%%
- Dogru sayisi: %%SCORE%%
- Dogru yüzdesi : %%PERCENTAGE%%
- Yukaridaki istatistiklerinden yola çikarak seninle ilgili düsüncem su: %%RATING%%
Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1 |
1. İngiliz tarihçi Edvvard H. Carr 'Tarih Nedir?" adlı kitabında tarihi, bugün ile geçmiş arasında bitmez bir diyalog olarak ifade etmektedir. Buna göre, aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
İnsanlık tarih bilimiyle geçmişi sorgulayarak geleceğine yön verebilir. | |
Olgular arasındaki kesintisiz iletişimi sağlayamaz. | |
Bugün bir anlamda geçmişin aynısıdır. | |
İnsanın tabiatla diyaloğu bu sayede çözülebilir. | |
Geçmişte yaşanan olaylar insan psikolojisini etkileyebilir. |
1 numaralı soru için açıklama
Edvvard H. Carr'ın 'Tarih Nedir?" adlı kitabındaki tarihin tanımı insanların geçmişi sorgulayarak bugüne bir ayna görevi gösterir hale getirmesi ve geçmiş ile bugünün ilişkilenderilmesi istenmiştir. Bu nedenle B, C, D ve E şıkları yukarıdaki tanımın dışındadır. Cevap A
Soru 2 |
2. Göç, kişilerin ya da toplulukların yerleşmek amacıyla bir iskan bölgesinden diğerine giderek meydana getirdikleri yer değiştirme hareketidir. Göçler doğal afetlerden korunmak, daha iyi yaşamak gibi nedenlerle olabileceği gibi siyasi, dini, sosyal ve kültürel amaçlarla da yapılmıştır. Türkler'de tarih boyunca hep göç etmişlerdir. Türk göçleri MÖ XVI. yüzyldan başlayıp MS IV-IX yüzyıla kadar sürdüğü gibi bugün de devam etmektedir. Bu durum, Türklerle ilgili aşağıdaki olumsuzluklardan hangisinin yaşanmasına neden olmuştur?
Türkler Anadolu, Suriye, Balkanlar ve Orta Avrupa'ya yerleştiler. | |
Farklı kültür ve toplulukları etkilediler. | |
Değişik adlarla devletler kurdular. | |
Türk tarihinin araştırılması ve öğrenilmesini zorlaştırdılar. | |
Göç ettikleri yerlerde devlet teşkilatlanması açısından örnek oldular. |
2 numaralı soru için açıklama
İnsanlık tarihi boyuncu göçler yaşanmıştır. Bir çok toplum mevcut yerleşkelerini değişik nedenlerle terk ederek başka yerlere yerleşmişlerdir. Türkler ise en çok göç eden topluluklardandır. Türk göçlerinin bir çok olumlu ya da olumsuz yönleri elbetteki vardır. En olumsuzu ise Türk tarihinin araştırmasının zorluğudur. Cevap D
Soru 3 |
Yönetim ve yargının bir birinden ayrılması | |
Ülke içeresindeki haberleşmenin kolaylaştırılması | |
Devlet işlerinin tartışılarak karara varılması | |
Ülke yönetiminin kolaylaştırılması | |
Adalet sisteminin siyasi etki alanından çıkartılarak adil kararlar verilmesinin sağlanması |
3 numaralı soru için açıklama
Hz Ömer Dönemi, İslam Devleti'nin büyük oranda yapıldığı dönemdir. Hz Muhammed hem dini, hem siyasi, hem askeri hem de hüküm vericidir. Hz Ömer Dönemi'nde İslam toprakları genişleyip devletin işi artınca hem yönetimi kolaylaştırmak, hem de adaletin bağımsız bir şekilde yerine getirilmesi için çalışmalar yapılmıştır. Cevap B
Soru 4 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve II | |
I ve III |
4 numaralı soru için açıklama
Osmanlı Devletinde defterdarlar bugünkü anlamda maliye bakanı görevini üstlenmişlerdir. Hazine ile ilgili işleri yürütmek, devlet görevlilerine verilecek rütbe ve dirlikleri padişaha teklif etmek, bütçeyi ayarlamak gibi çalışmaları yapmaktadır. Osmanlı Devleti'nde defterdarların özel teşebbüse destek verme diye bir görevi yoktur. Özel teşebbüs Lonca teşkilatları tarafından denetlenir ve teşvik edilirdi. Cevap C
Soru 5 |
Yazılı hukuk kurallarının uygulandığı | |
Hükümdarın yerine geçecek kişinin önceden belirlendiği | |
Yönetimde taht mücadelelerinin yaşanmadığı | |
Hükümdarın geniş yetkilere sahip olduğu | |
Devlet sisteminin tam kurulamaması |
5 numaralı soru için açıklama
İslamiyet öncesi Türk Devletlerinde örfün temel alınması yazılı kuralların olmadığını, düzenli veraset sisteminin olmamasını taht kavgalarını ve yeni hükümdarın belirsizliğini, boy beylerinin yönetimde etkili olması hükümdarın yetkililerin , Devlet sisteminin tam olarak oturmadığı görülmektedir. Cevap E
Soru 6 |
I ve III | |
I ve IV | |
II ve III | |
II ve IV | |
III ve IV |
6 numaralı soru için açıklama
Orta Çağın en etkin sınıfı papazlar ve din adamlarıdır.Afaroz, Enterdi, Endüljans gibi uygulamalarla toplumda korku ve dinsel etki sağlayarak egemen güç olmuşlardır. Ancak Rönesans ve Reform sonucunda papa ve kiliseye güvenin sarsılması ile bu üstünlüklerini kaybetmişlerdir.Ortaçağ'da krallara taç giydirmekle siyasal güç elde eden din adamları laik sistemlerin gelişmesiyle bu güçlerini de kaybetmişlerdir. Din adamlarının krallara taç giydirmesinin kaldırılmasıyla krallar papaların tesirinden çıkarak siyasal güçlerini artırmıştır. Cevap A
Soru 7 |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI |
7 numaralı soru için açıklama
İstanbul Osmanlılardan önce de bir çok defa kuşatılmıştır.Bunun nedenleri dönemlerine göre değişiklik göstermektedir. Ancak Boğaza hakim olması, her dönem ticaret yolları üzerinde olması özelliği değişmemiştir.Osmanlı Devleti'nin İstanbul'u almak istemesi ise Bizans'ın sık sık şehzade kavgalarına karışması, Anadolu beyliklerini Osmanlıların aleyhine kışkırtması, (siyasi) Hz Muhammed'in "İstanbul'u fetheden komutan ne güzele komutan, O'nun askeri ne güzel asker" sözü (dini) İstantanbul'un kara ve deniz yolları üzerinde olması (doğu batı, kuzey güney ekseninde) ekonomik nedenlerdir. Cevap B
Soru 8 |
Mutlak Monarşik yönetimi | |
Teokratik yönetimi | |
Cumhuriyet yönetimini | |
Meşruti yönetimi | |
Feodalite yönetimini |
8 numaralı soru için açıklama
Osmanlı Devleti Selçukluların uyguladığı ikta sistemini geliştirerek tımar adı verilen bir toprak sistemi oluşturmuştu. Toprağın mülkiyetinin devlete ait olması özel mülkiyetin az olması bir kısım toprak ağalarının ortaya çıkmasını engellemiştir. Özellikle müsadere usulünün varlığı buna katkıda bulunmuştur. Mutlakiyet: Yönetimde tek kişinin söz sahibi olması Teokrasi: Din kurallarının yönetim de etkili olması Cumhuriyet: Halkın kendi kendini yönetmesi Meşrutiyet: Hükümdarın yanında meclisin olması Feodalite: Yarı bağımsız yönetim erki Cevap E
Soru 9 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve II | |
I ve III |
9 numaralı soru için açıklama
3 Kasım 1839 Tanzimat Fermanı ile; Herkes kanun önünde eşittir. Mahkemeler herkese açık olacaktır. Kanun gücü her gücün üstündedir. 1856 Islahat Fermanıyla; Herkesin din ve vicdan hürriyeti sağlanacaktır. Gayrimüslimler de devlet memuru olabileceklerdir. Vergiler herkesin gelirine göre alınacaktır. Gibi kişi hak ve hürriyetleri geliştirilirken kanun üstünlüğü sağlanmıştır. Egemenliğin ulusa geçmesi ise 23 Nisan 1920'de Millet Meclisi'nin açılmasıyla ortaya çıkmıştır. Cevap D
Soru 10 |
I | |
II | |
III | |
IV | |
V |
10 numaralı soru için açıklama
Milliyetçilik akımı hem savaş başlangıcında hem de sonrasında etkisini göstermiş bir iki ülkeyle sınırlı olmamıştır. Hammadde ve pazar arayışı yayılması da bir çok devlet ve kıtayı etkilemiştir.Avrupa devletleri arasındaki ekonomik rekabet ve silahlanma yarışı da bir çok devletle ilgilidir. Alsas Loren ise Almanya Fransa arasındaki sorundur. Cevap E
Soru 11 |
Osmanlı Hükümeti'nin İtilaf Devletleri'yle işbirliği yapması | |
Türkiye ile düşmanlarının aynı iç sorunlarının benzer olması | |
Bolşevik rejiminin Türkiye'ye yayılmasını istememesi | |
Sovyet Rusya'nın askeri gücünün zayıflaması | |
Gizli antlaşmaları bütün Dünya'ya duyurması |
11 numaralı soru için açıklama
1917 Bolşevik Devrimi ile Rusya I. Dünya Savaşı'ndan çekildi. 3 Mart 1918'de yaptığı Brest Litowsky Antlaşmasıyla Osmanlı Devleti'ne Elviye'yi Selase topraklarını iade etti. Rusya'daki yeni rejim batılı devletler tarafından tehlikeli görülmeye başlayınca Güney sınırını ve Boğazları güvence altına almak için Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında Türkiye'ye destek verdi. Bunun nedeni de ortak düşmana sahip olmalarıydı. Ayrıca Rus Devrimi Çarlık'a karşı yapılmıştı. Türkiye'deki gelişmelerde saltanata karşı idi. Bu nedenle iç sorunları da benzeşiyordu. Cevap B
Soru 12 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
I ve II | |
I ve III | |
I , II ve III |
12 numaralı soru için açıklama
Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919'dan itibaren Milli Mücadele'yi halka maletmeye çalışmıştır. Amasya Genelgesi'nde "Milletin geleceğini milletin azim ve kararı kurtaracaktır." demiştir. Mebusan Meslisi'nin üyeleri daha önceki seçimlerle oluşmuştur. Bu nedenle ulusal iradeye dayanmaktadır. TBMM'nin açılması seçimlerin yapılmasıyla ve İstanbul'dan gelenlerin katılmasıyla oluşmuştur. Cevap C
Soru 13 |
13. 23 Nisan 1920'de açılan TBMM'nin aldığı kararlardan olan 'TBMM'nin üzerinde bir güç yoktur."maddesi aşağıdakilerden hangisini göstermektedir?
İtilaf Devletleri'nin ülkeyi terk etmesi gerektiğini | |
Yasama, yürütme ve yargı yetkisinin ayrı kullanılması gerektiğini | |
Misakımilli'nin gerçekleştirilmesi gerektiğini | |
Milli birlik ve ülke bütünlüğünün sağlanması gerektiğini | |
İstanbul Hükümeti'nin yok sayılması gerektiğini |
13 numaralı soru için açıklama
I. TBMM açıldığı sıralarda işgaller başlamıştı. Ancak Mustafa Kemal milleti idare edecek bir meclisin olmasını askeri örgütlenmeden daha önemli görüyordu. Bu nedenle Ankara'da yeni açılan Yeni Meclis bağımsız olmalıydı. Bir kısım vekillerin Osmanlı Padişahı ve Hükümeti'ne bağlı gibi görünmesi işi zorlaştırıyordu. İstanbul Hükümeti yok sayılarak Milli Mücadele bağımsız bir şekilde örgütlenecekti. Cevap E
Soru 14 |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI |
14 numaralı soru için açıklama
Tevhiditedrisat Kanunu çıkartılarak eğitim ve öğretim birleştirilmiştir. Osmanlı Devleti Döneminde eğitim çok başlıydı. Cami, medrese ve vakıflar da eğitimin içerisinde yer alıyordu. Bu kanunla eğitim laikleştirilmiştir. Aşar (Öşür) vergisi Osmanlı Devleti Döneminde Müslüman halktan alınan (1/10) ürün vergisiydi. Savaş yıllarında halk yoksul düşmüş özellikle köylüler zor durumdaydı. Kaldırılarak halk rahatlatılmıştır. Halkçılığın bir tanımı da halkın refah ve mutluluğunun sağlanmasıdır. Saltanat yönetimin babadan oğula ya da soya geçmesidir. Saltanatın kaldırılması ve Cumhuriyetin ilanı ile halkın oy vererek kendini yönetecekleri seçmesi Cumhuriyetçilik ilkesinin zorunlu gereğidir. Cevap A
Soru 15 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
I ve II | |
II ve III | |
I, II ve III |
15 numaralı soru için açıklama
Cumhuriyetin ilk yıllarında halkın elinde yeterli sermaye birikiminin olmaması, okuma yazma oranının düşüklüğü ve yeterince tarım politikasının olmaması nedeniyle devlet kamunun acil ihtiyaçlarının giderilmesi için kendisi yatırım yapmak zorunda kalmıştır. Ayrıca okuma yazmayı artırmak için millet mektepleri açılmıştır. Çiftçinin üretiminin artması için tohum ıslah evleri kurularak ürün veriminin artması için ıslah edilmiş tohum dağıtılmıştır. Cevap E
Soru 16 |
Yalnız I | |
Yalnız II | |
Yalnız III | |
I ve II | |
II ve III |
16 numaralı soru için açıklama
İtalya ve Almanya'nın saldırgan tutum takınması Türkiye Boğazların denetiminin kendisine verilmesini istemiştir.İngiltere'nin de olumlu yaklaşması ile Boğazlardaki komisyon kalkmış ve tam egemenlik Türkiye'ye verilmiştir. Ticaret gemilerinin Boğazlardan serbestçe geçişi egemenlik ilkesine terstir. Bu madde diploması zaferi kazanıldığını göstermez. Cevap C
Soru 17 |
17. Türkiye aşağıdaki oluşumlardan hangisinin kararlarına uyarak "Bosna-Hersek, Kore, Afganistan, Lübnan ve Kosova" gibi ülkelere barış gücü göndermiştir?
Batı Avrupa Birliği | |
Birleşmiş Milletler Teşkilatı | |
Avrupa Birliği | |
İslam Konferansı Teşkilatı | |
Karadeniz Ekonomik İşbirliği |
17 numaralı soru için açıklama
Türkiye Uluslararası barışı korumak için kurulan Milletler Teşkilatına 1932'de üye olmuştur. Ancak II. Dünya Savaşı'na engel olamayan Milletler Teşkilatı dağılmıştır. II. Dünya Savaşı'nın bitmesiyle Birleşmiş Milletler Teşkilatı kurulmuştur. Türkiye de bir çok ülke gibi bu teşkilatın üyesidir. Soruda verilen ülkelere barış gücü Birleşmiş Milletler Teşkilatının onayı ile olmaktadır. Cevap: B
Soru 18 |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI |
18 numaralı soru için açıklama
"Rüzgarın hızlı estiği yerlerde basınç farkı çoktur." şıkkında bir dağılıştan bahsedilmemiş, neden - sonuç ilişkisi verilmiştir. Cevap: E
Soru 19 |
Ölçeği daha büyüktür. | |
Kuzey Yarım Küre'de yer alır. | |
Gerçek alanı ile iz düşüm alanı arasındaki fark daha azdır. | |
Heyelan riski daha azdır. | |
Kapsadığı gerçek alan daha azdır. |
19 numaralı soru için açıklama
Soru kökünde karşılaştırma, verilen bilgilerle sınırlandırıldığına göre bu iki harita arasında göze çarpan farklılıkları tespit ederek çözüme başlamalıyız. II. haritada eş yükselti eğrileri arasındaki yükselti farkı daha azdır (10'ar metre). Bu durum ölçeğinin daha büyük olduğunu gösterir. Dolayısıyla A seçeneğine ulaşılabilir. II. haritada eş yükselti eğrilerinin uzanış düzeni I. haritaya göre çok daha sadedir. Bu durum yeryüzü şekillerinin daha az engebeli olduğunu gösterir. Burdan hareketle C, D ve E seçeneklerine ulaşılabilir. Bir bölgenin hangi yarım kürede yer aldığını tespit edebilmemiz için coğrafi koordinatların da verilmesi gerekir. Bu topografya haritalarında coğrafi koordinatlar verilmemiştir. Cevap B
Soru 20 |
I. gözlemci meltem rüzgarlarının tamamını gözlemlemiştir. | |
II. gözlemci yaz mevsiminde yağışların arttığını gözlemlemiştir. | |
I. gözlemcinin bahsettiği rüzgar günlük hareket sonucunda gerçekleşmiştir. | |
II. gözlemci yaz mevsiminde karaların denizlerden sıcak olduğunu gözlemlemiştir. | |
Her iki gözlemci de denize yakın bir alandadır. |
20 numaralı soru için açıklama
Meltem rüzgarları gece - gündüz yön değiştiren, dünyanın günlük hareketine bağlı, etki alanı dar yağış getirmeyen bir rüzgar çeşididir. Meltemler, sadece kara ve deniz arasında değil dağ ve vadi arasında da etkilidir. Cevap: A
Soru 21 |
2, 5 ve 6 | |
2 ve 3 | |
3 ve 5 | |
1, 5 ve 6 | |
1, 4 ve 5 |
21 numaralı soru için açıklama
3. ve 5. bilgiler yanlıştır. Atmosferde en çok bulunan gaz azottur (% 78) (3. bilgi yanlıştır). Atmosferin kalınlığı Ekvator'da fazla, kutuplarda azdır (5. bilgi yanlıştır). Cevap C
Soru 22 |
5 | |
4 | |
3 | |
2 | |
1 |
22 numaralı soru için açıklama
30°C de maksimum nem 27 g. mutlak nem ise 20 g.'dır.sıcaklık 25°C'ye düştüğünde ise maksimum nem 23 g. olacağından yağış görülmez. Çünkü mutlak nem (20 g.)maksimum neme ulaşamamıştır. Diğer merkezlerde ise mutlak nem sıcaklık 5°C düştüğünde maksimum nemi geçecektir. Cevap A
Soru 23 |
Çöküntü | |
Graben | |
Regresyon | |
Tsunami | |
Senklinal |
23 numaralı soru için açıklama
Tsunami deprem çeşitlerinden biri değil deprem sonucu meydana gelen dev dalgalardır. İç kuvvetler orojenez, epirojenez, volkanizma ve depremler olarak 4'e ayrılır. Horst ve graben orojenik hareketler sonucunda oluşan yer şekillerindendir, antiklinal ve senklinal ise birer yapı tipidir. Transgresyon (deniz ilerlemesi) ve regresyon (deniz gerilemesi) epirojenik hareketler sonucunda görülür. Depremler volkanik, tektonik ve çöküntü (göçme) olarak 3 e ayrılır. Cevap D
Soru 24 |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI |
24 numaralı soru için açıklama
Polye çözünme ile oluşan karstik şekillerden biridir. Cevap E
Soru 25 |
Eğim fazlalığı, yağış artışı | |
Birçok kolla beslenmesi, kar erimeleri | |
Yağışların çok olması, kaynak sularıyla beslenmesi | |
Bitki örtüsü, kar erimeleri | |
Eğimin azalması, yağışın artması |
25 numaralı soru için açıklama
Akarsuların aşağı kesimlerinde daha çok su taşımalarında birçok kolla beslenerek aşağılara doğru akmaları etkilidir. İlkbahar mevsiminde akımın artmasında ise kar erimeleri etkilidir. Cevap B
Soru 26 |
En sıcak yerlerin Güneydoğu Anadolu'da olduğu | |
Batı Karadeniz kıyılarının, Doğu Karadeniz kıyılarından daha serin olduğu | |
Gerçek sıcaklıkla indirgenmiş sıcaklık arasındaki farkın en fazla Doğu Anadolu Bölgesi'nde olduğu | |
Bölge içi sıcaklık farkının en çok Doğu Anadolu Bölgesi'nde olduğu | |
Sıcaklık dağılımında enlem faktörünün etkili olduğu |
26 numaralı soru için açıklama
Haritadaki bilgilere dayanarak sadece indirgenmiş sıcaklıklar hakkında yorum yapılabilir. Gerçek sıcaklıklar bilinmediğinden "Doğu Anadolu Bölgesi'nde gerçek sıcaklıkla indirgenmiş sıcaklık arasındaki fark en fazla buradadır."diyemeyiz. Cevap C
Soru 27 |
1 | |
2 | |
3 | |
4 | |
5 |
27 numaralı soru için açıklama
Kuzey Anadolu Dağla'rının kuzeye dönük yamaçları kıyıda yer aldığından yerleşmelerin yoğun olduğu alanlardır.Bu alanlarda denizin varlığı, kıyıda ulaşımın kolay sağlanması gibi özel konum şartlarından dolayı kuzeye dönük yamaçlarda yerleşmeler daha çoktur. Cevap A
Soru 28 |
En fazla nüfusun Asya kıtasında olduğuna | |
Ölüm miktarının sürekli azaldığına | |
Birbirini izleyen dönemlerde en fazla nüfus artışının 1980 ile 1990 arasındaki dönemde olduğuna | |
En az nüfus artışının 1650 - 1700 döneminde olduğuna | |
Nüfus artışında dalgalanmaların azaldığına |
28 numaralı soru için açıklama
Tablodaki bilgilere dayanarak en fazla sayısal nüfus artışının 1980 ile 1990 döneminde olduğuna (830 milyon kişi)ulaşılabilir. Diğer şıklara tablodaki bilgilerden ulaşılamaz. Cevap C
Soru 29 |
Asit yağmurları | |
Küresel ısınma | |
Kirlilik | |
Erozyon | |
Dağınık yerleşme |
29 numaralı soru için açıklama
Yerleşmelerin dağınık değil toplu ve çok olması çevre sorunlarını beraberinde getirir. Dağınık yerleşmelerin olması çevre sorunu değildir. Cevap E
Soru 30 |
30. Kendine has özellikleri olan en büyük coğrafi birim bölgedir. Yeryüzünde doğal, beşeri, ve ekonomik yönden birbirinden ayrılan bölgeler vardır. Bölge sınırları zamanla değişebilir. Aşağıda verilen bölgelerden hangisinin sınırlarının diğerlerinden daha hızlı değişebileceği söylenebilir?
Dağlık bölge | |
İklim bölgesi | |
Sanayi bölgesi | |
Bitki örtüsü bölgesi | |
Ovalık bölge |
30 numaralı soru için açıklama
Doğal özelliklere göre oluşturulan bölge sınırlarındaki değişiklik hemen hemen hiç olmazken, insan faaliyetlerine göre oluşturulan bölge sınırları daha hızlı değişiklik gösterir. Sanayi bölgesi insan faaliyetlerine göre zamanla daha çabuk değişiklik gösterebilecek bölgedir. Cevap C
Soru 31 |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI | |
ŞIKKI |
31 numaralı soru için açıklama
Kişinin verdiği bilgilere göre Başlangıç Meridyeni'nin doğusunda olduğundan Doğu Yarımküre'de, Ekvator'un güneyinde olduğu için de Güney Yarımküre'dedir. Güney kutbuna Ekvator'dan daha yakın olduğundan 45° Güney paralelinin güneyinde yer alacaktır. Bu yüzden B şıkkındaki 50° güney doğru cevabı oluşturur. Başlangıç meridyenine tarih değiştirme çizgisinden daha yakın olması 90° doğunun daha batısında bir yeri ifade eder (80° doğu ya da 10° doğu). Cevap B
Soru 32 |
32. Bilim çağında felsefe artık bir bilgi olma iddiasında bulunamaz. Bilim kendi alanında kendini kabul ettirmiştir. Sırasıyla matematik Euklides'le, fizik Galile'yle, kimya Lavoiser ile, biyoloji Claude Bernard'la birer pozitif bilim olmuştur. Hatta filozofların uzun süre kendilerinin "özel av sahası" olduğunu düşündükleri insanın alanı da bilim tarafından fethedilmiştir. Psikoloji ve sosyoloji insan davranışlarını inceleme alanına deney yöntemini ve ölçmeyi sokmuştur. Bu, felsefenin artık faydasız bir şey olduğu anlamına gelmezi Ama felsefe bugün bize daha açık olarak kendisine diğer disiplinler tarafından sağlanan bilgilerden hareket eden bir düşünme girişimi olarak görünmektedir. Parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?
Eskilerde felsefenin alanına giren kimi konular artık bilimin sınırları içinde yer alır. | |
Kimi gelişmeler bilim ile felsefenin bağlarını tamamen koparmıştır. | |
İnsan, hem bilimin hem de felsefenin konusu alanına girmektedir. | |
Deney yöntemi ve ölçmeyi kullanması felsefeye ilişkin kimi konularının bilime konu olmasına yol açmıştır. | |
Felsefe bilimlerin verilerinden yararlanmak zorundadır. |
32 numaralı soru için açıklama
Parçada bilimin gelişmesiyle birlikte evvelde felsefeye ait sayılan kimi özelliklerin bilimin alanına girdiği anlatılmaktadır. Eskiden felsefeye ait bilgi yapma etkinliğinin gerek bilimin öncüleri ve gerekse bilimde kullanılan deneysel yöntem ve ölçme aracılığıyla bilimin konusu haline geldiği hatta felsefenin bile bilimin verilerini gözardı etmemesi vurgulanmaktadır. Bilimsel bilginin öneminin artması felsefeyi önemsiz hale getirmemekte bunun yerine felsefenin sağlam temeller üzerine inşa edilebilmesi için bilimin verilerinden hareket etmesi gerekmektedir. Bu ise felsefenin bilimle bağını koparmaz tersine daha fazla bilime başvurmasına neden olur. Oysa B seçeneğinde söz konusu gelişmelerin felsefe ve bilim arasındaki bağı kopardığından söz edilmektedir ki bu paragraftan böyle bir sonuç çıkarmak yanlıştır. Cevap B
Soru 33 |
33. "Bir metal çubuğun ısıtılması, bu metal çubuğun genleşmesinin nedenidir." denirse, nedensellik kategorisi doğru biçimde kullanılmış olur. Çünkü bu iki olgu, ısıtma ve genleşme, deney tarafından bize verilmiştir ve insan zihninin onları nedensellik kategorisiyle birleştirmekten başka yapacak bir işi yoktur. Ancak akıl, Tanrı'nın evrenin nedeni olduğunu ileri sürdüğünde bu bağıntının tek bir terimi - evren - bize deney tarafından verilmiştir. Diğeri yani Tanrı ise tümüyle varsayılan bir şeydir. Akıl, deney tarafından verilen iki olayı birbirine bağlamak için nedensellik kategorisini kullanma hakkına sahiptir, ama olayların dışında, gerçek deneyin dışında bulunan bir şey tasarlamak üzere nedensellik kategorisini kötüye kullanma hakkına sahip değildir. Kant, yukarıda verilen düşüncesiyle aşağıdaki Tanrı'yı temellendirmeye çalışan hangi kanıtı eleştirmiştir?
Ontolojik kanıt | |
Kozmolojik kanıt | |
Düzen ve amaç kanıtı | |
Ahlak kanıtı | |
Madde kanıtı |
33 numaralı soru için açıklama
Parçada nesnellik bağının nasıl kurulabileceği, koşullan vurgulamış ve evren-tanrı arasında kurulmaya çalışılan nedensellik bağının haklı bir temele dayanmadığının altı çizilmiştir. Bu ise ilk neden kanıtı olarak da ifade edilen kozmolojik kanıtının haklılığını sorgulamaktadır. Anımsanacağı üzere her şeyin bir nedeni olduğundan kalkılarak en başta nedensiz bir nedene yani Tanrı'ya ulaşılmaktadır. Oysa ki Kant'a göre bu nedensellik kategorisinin kötüye kullanılmasıdır. Çünkü ancak iki deney verisi arasında neden-sonuç ilişkisi var olabilir. Oysa burada aklın bir verisi ile deney verisi bağlanmaya çalışılmaktadır. Cevap B
Soru 34 |
34. Doğayı anlamak için verilen çaba yüzyıllardan beri sürmektedir. Tabii ki bu çaba anlamlı bir çabadır. Ancak gözlemlenebilir olgusal alan dışına çıkmak ve bu konularda araştırma yapmak beyhude bir çabadır. Parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
Doğayı anlamak için verilen çaba boşunadır. | |
İnsan yalnızca aklıyla bilebilir. | |
Doğru bilgi imkansızdır. | |
Olgusal alan dışında bilgi edinilemez. | |
Doğru bilgi sezgi ile elde edilir. |
34 numaralı soru için açıklama
Parçada pozitivizme (olguculuğa) uygun bir görüş ifade edilmektedir. Pozitivizme göre bilimsel çalışmalar anlamlıdır. Fakat parçada da belirtildiği gibi olgusal alan dışında araştırma yaparak bilgi edinmeye çalışmak boş bir çaba olarak görülür yani olgusal alan dışında bilgi edinilemez. Cevap D
Soru 35 |
35. Orta Çağ bilgi ve inanç konusunda antik çağdan farklıdır. Hatta karşıt bir kurama sahiptir. Akıl Tanrı'nın varlığını bilmek için bilgi edinmelidir. Bilgi, inancın hizmetine verilmiştir. Bu nedenle doğru bilgide uygunluk kuramı aranmıştır. Bilgi derken insan bilgisini, hakikatle de Tanrı bilgisini anlayan Orta Çağ düşünürleri, insan bilgisi ve Tanrı bilgisi arasındaki uygunluğu akıl yoluyla göstermeye çalışmışlardır. Orta Çağ'ı antik çağdan ayıran en önemli özellik aşağıdakilerden hangisidir?
Bilginin ve bilimin ön plana çıkarılması | |
Ussal, soyut ve kuramsal bilginin en değerli bilgi olarak görülmesi | |
Akıl bilgisinin değişmeyenin bilgisi olarak kabul edilmesi | |
İnanca dayalı bilginin değerli kabul edilmesi | |
İnançtan oluşan bilgilerin kesin olmayan bilgiler olarak kabul edilmesi |
35 numaralı soru için açıklama
Orta Çağ, Eski Yunan Antik Çağ özgür düşünce ortamının olmadığı, felsefe ve bilimlerin dinin kontrolü altında olduğu, skolastik düşüncenin egemenliği, dolayısıyla inanca dayalı bilginin değerli kabul edildiği bir dönemdir. Cevap D
Soru 36 |
36. "Bilimlerin gelişmesiyle eski felsefenin sonu da gelmiştir, bu çağda felsefe artık anlamsız konular ve sorunlarla uğraşmamalıdır. Doğruluğu ve yanlışlığı hiçbir şekilde denetlenemeyen önermeler anlamsızdır." diyen filozof aşağıdakilerden hangisini vurgulamaktadır?
Bilimlerin önemini | |
Felsefenin anlamsızlığını | |
Felsefenin metafizik konuları dışlaması gereğini | |
Bilimlerin felsefeyi anlamsız hale getirdiğini | |
Felsefe ile bilimi ayırt etmek gerektiğini |
36 numaralı soru için açıklama
Parçada, günümüzde felsefenin, denetlenemediği için düşünürün anlamsız olarak gördüğü metafiziği dışlaması gerektiği vurgulanmıştır. Cevap C
Soru 37 |
37. Herakleitos varlık ile ilgili düşüncesini şu örnekle açıklar: Yaşam dişi ile erkekten gelir; otun yok olması koyunun yaşamasını sağlar, yorulmadan dinlenmenin değeri anlaşılamaz. Verilen örnekten hareketle Herakleitos'un aşağıdaki görüşlerden hangisini savunduğu söylenebilir?
Eğer karşıtlar ve karşıtlar arası çatışma olmasaydı evrende nesneler de olmazdı. | |
Varlık hem madde hem de ideadır. | |
Evrende amaçlılık vardır. | |
Varlık vardır ve varlık maddedir. | |
İnsan soru sorarak ve ona yanıt arayarak birçok metafizik sorular ortaya koyar. |
37 numaralı soru için açıklama
Herakleitos evrende "karşıtların birliği" düşüncesinden hareket eder. Evrende her şey karşıtıyla birlikte vardır. Nesnelerin varlığı da karşıtların ve karşıtlar arası çatışmanın varlığına bağlıdır. Cevap A
Soru 38 |
38. Kant'a göre herkes için aynı kalan, değişmeyen "iyiyi isteme" (iyi niyet) ve "ahlak yasası"dır. Başka bir deyişle "ödev"dir. Ona göre ödev, her çeşit duygunun, özellikle de çıkar duygusunun ötesinde, ahlak yasasına sadece "yasa saygısı" duygusuyla bir boyun eğiştir; kesin bir buyruktur; akıllı olan herkesi yükümlü kılan herkes için geçerli olabilecek bir kuraldır. Buradan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?
Herkesi yükümlü kılan evrensel ahlak yasası vardır. | |
Ödev her çeşit duygunun ötesindedir. | |
Ahlak yasasına, yasa saygısı duygusuyla boyun eğme ödevdir. | |
Ödev duygusu özellikle çıkar duygusunun ötesinde bir duygudur. | |
Evrensel ahlak yasasının varlığını reddetmek gerekir. |
38 numaralı soru için açıklama
Kant'ın görüşleriyle ilgili parçada ahlak yasasının varlığından, ödevin her çeşit duygunun ve özellikle de çıkar duygusunun ötesinde olduğundan ve ahlak yasasına boyun eğiş olduğundan bahsedilmektedir. Ancak tam tersi bir görüş olan "Evrensel ahlak yasasını reddetmek gerekir." yargısına ulaşılamaz. Cevap E
Soru 39 |
39. Max Weber'e göre otorite (buyurma gücü) türlerinden biri de demokratik otoritedir. Demokratik otorite de iktidarın kaynağını akıl ve hukuk oluşturur. Yöneticiler belli kurallara göre iktidara gelirler, belli sınırlar içinde yetkilerini kullanırlar ve belirli kurallara göre iktidardan ayrılırlar. Bunun yolu da seçimdir. İktidarı kullanacak olanlar halk tarafından belirlenir. Buna göre, aşağıdakilerden hangisi demokratik otoritelerin özelliklerinden değildir?
İktidarı kullanacak olanlar halk tarafından belirlenir. | |
İktidarı kullanma ve iktidardan ayrılma belli kurallara göre gerçekleşir. | |
Otoritenin kaynağı gelenekler ve yerleşik inançlardır. | |
Yöneticiler seçimle iktidara gelirler. | |
Yöneticilerin yetkileri sınırsız değildir. |
39 numaralı soru için açıklama
İktidarı kullanacak olanların halk tarafından belirlenmesi, iktidarı kullanma ve ayrılmanın kurallara uygun olarak gerçekleşmesi, seçimle gelen yöneticilerin yetkilerinin sınırsız olmayışı parçadan da çıkarılabilecek olan, demokratik otoritenin özelliklerindendir. Ancak geleneksel otoritenin bir özelliği olan "otoritenin kaynağı gelenekler ve inançlardır" ifadesi demokratik otoriteye ait bir özellik değildir. Cevap C
Soru 40 |
Estetiğin alanı, sanat felsefesinin alanından daha geniştir. | |
Estetik, güzeli her alanda ele alır. | |
Doğal güzellik sanat felsefesinin ilgi alanındadır. | |
Sanat felsefesi sanattaki güzeli ele alır. | |
Güzel, sanat felsefesi ve estetiğin ortak kavramıdır. |
40 numaralı soru için açıklama
Güzeli her alanda ele alan estetik ile yalnızca sanatta güzelliği inceleyen sanat felsefesi farklı alanlardır. Yani doğal güzellik sanat felsefesinin ilgi alanında değildir. Cevap C
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir.
40 tamamladınız.
Henüz yorum yapılmamış.